Timsah Masalı

Mine Kaya 937 Okuma Süresi: 3 dk Masal Oku
Timsah Masalı

Bir zamanlar, Uzak Yağmur Ormanı’nın ortasında, büyük bir nehir kıyısında yaşayan yalnız bir timsah vardı. Adı Timi’ydi. Timi'nin pulları parıl parıl parlıyordu ama kalbi biraz solgundu. Çünkü Timi arkadaşsızdı.

Her sabah güneş nehirde dans ederken, Timi gözlerini ovuşturur, suya bakar ve iç geçirirdi.

"Of... Bugün de yalnızım," diye mırıldanırdı kendi kendine.

Timi, ormanın diğer hayvanlarıyla konuşmak isterdi ama herkes ondan korkardı. Çünkü o büyük bir timsahtı ve dişleri kocamandı. Ama kimse onun aslında kalbi yumuşacık bir timsah olduğunu bilmiyordu.

Bir gün, nehir kenarında oynayan küçük bir maymun ailesi gördü. Neşeyle zıplıyor, birbirlerine muz atıyorlardı. Timi, onları uzaktan izledi. Derken dayanamadı, yavaşça yaklaştı.

"Merhaba... Ben Timi," dedi yavaş ve nazikçe.

Maymun ailesi bir anda dondu kaldı. Anne maymun yavrularını arkasına aldı.

"Bize zarar verme, timsah!" diye bağırdı korkuyla.

Timi'nin gözleri doldu.

"Hayır, hayır... Ben sadece arkadaş olmak istemiştim," dedi üzgün bir sesle.

Maymunlar hızla oradan uzaklaştı. Timi, nehir kıyısına oturdu, başını önüne eğdi. İçinden bir damla yaş süzüldü ve suya karıştı. O an ormanın içinden bir ses yükseldi.

"Hey! Timsah ağlıyor mu yoksa?"

Bu ses, renkli tüyleriyle tanınan konuşkan papağan Pipo'ya aitti. Pipo, ağaçtan aşağıya süzüldü ve Timi’nin karşısına kondu.

"Ne oldu sana koca timsah? Kim üzdü seni böyle?"

Timi, gözlerini silip başını kaldırdı.

"Kimse bana arkadaş olmak istemiyor... Dişlerim büyük diye herkes benden korkuyor."

Pipo başını yana eğdi.

"Hmm... Büyük dişlerin var, evet. Ama gözlerin üzgün. Belki de seni yanlış tanıyorlar."

Timi iç geçirdi.

"Nasıl düzeltebilirim ki bunu?"

Pipo, kanatlarını açtı.

"Hadi bakalım! Yeni bir plan yapacağız. Seni herkese tanıtacağız. Ama önce gülümsemeyi öğrenmelisin!"

Timi şaşırdı.

"Gülümsemek mi? Timsahlar gülümseyebilir mi ki?"

"Tabii ki! Ama seninki biraz... ürkütücü olabilir. Hadi bakalım, dene!"

Timi, dişlerini hafifçe göstererek gülümsedi. Pipo irkildi ama sonra güldü.

"Biraz daha yumuşak, biraz daha sıcak... İşte böyle! Şimdi seni tanıtmaya gidiyoruz!"

Pipo, Timi’yi ormanın çeşitli yerlerine götürdü. Önce sevimli sincap Sisi’nin evine uğradılar. Sisi, Timi’yi görünce korkuyla ağacına kaçtı.

"Sakin ol Sisi! Bu Timi. Dişleri büyük ama kalbi pamuk gibi!" diye bağırdı Pipo.

Timi aşağıdan seslendi.

"Merhaba Sisi! Sadece arkadaş olmak istiyorum."

Sisi, dikkatlice aşağı baktı.

"Cidden mi? Beni yemeyecek misin?"

"Hayır! Ben muz yemeyi bile denedim!"

Sisi güldü.

"Peki... Belki... Belki oynayabiliriz."

İlk başarı buydu! Sonra sırasıyla tavşan Tilin, kaplumbağa Tuto ve hatta yaşlı baykuş Mösyö Huhu bile Timi’yle tanıştı. Her biri başta korktu ama sonra Timi'nin kalbini görünce içleri ısındı.

Günler geçtikçe Timi’nin etrafında minik bir arkadaş grubu oluştu. Nehir kenarında oynuyorlar, hikâyeler anlatıyorlar, hatta küçük bir orman tiyatrosu kuruyorlardı.

Bir gün, gökyüzü aniden karardı. Uzaklardan kalın dumanlar yükseldi. Ormanın kuzeyinde yangın çıkmıştı!

Herkes paniklemişti.

"Yangın geliyor! Kaçın!" diye çığlık attı Mösyö Huhu.

Hayvanlar ormanın derinliklerine kaçmaya çalışıyordu ama nehrin diğer tarafına geçmeleri gerekiyordu. Köprü çok uzaktaydı.

Timi hemen ortaya atıldı.

"Ben yardım ederim! Sırtıma binin, sizi nehrin karşısına geçiririm!"

Tüm gözler ona çevrildi. Bir sessizlik oldu. Sonra Sisi öne çıktı.

"Ben Timi’ye güveniyorum. O bizim arkadaşımız."

Birer birer hayvanlar Timi'nin sırtına binmeye başladı. Timi dikkatlice hepsini karşıya taşıdı. Sonunda herkes güvendeydi.

Papağan Pipo havalanıp bağırdı:

"Yaşasın Timi! Ormanın kahramanı!"

Timi utanarak gülümsedi. Dişlerini gösterdi ama bu sefer kimse korkmadı.

Ertesi gün, ormanda büyük bir kutlama yapıldı. Renkli çiçekler, danslar, şarkılar...

Maymun ailesi de gelmişti. Anne maymun yanına yaklaştı.

"Timi... O gün senden korktum ama seni yanlış tanımışım. Özür dilerim."

Timi kocaman bir gülümsemeyle cevap verdi:

"Özür dilemene gerek yok. Artık hep birlikteyiz!"

Gökten renkli yapraklar dökülürken hayvanlar Timi’nin etrafında toplandı. O artık yalnız bir timsah değildi. Artık o ormanın dostu, kahramanı ve en yumuşak kalplisi olmuştu.

Ve o günden sonra ormanda bir kural oluştu:

"Birini dişine bakarak değil, kalbine bakarak değerlendir."

Yazıyı Paylaş: