Tavşan Mino ve Fısıldayan Bahçe Masalı

Mine Kaya 4 Okuma Süresi: 4 dk Bebek Masalları
Tavşan Mino ve Fısıldayan Bahçe Masalı

Yumuşak çimenlerle kaplı, rengârenk çiçeklerin usulca sallandığı bir bahçede küçük bir tavşan yaşardı. Bu tavşanın adı Mino’ydu. Mino’nun kulakları biraz büyük, patileri minicik, kalbi ise kocamandı. Henüz çok küçüktü ama her sesi, her kokuyu, her rengi büyük bir merakla dinlerdi.

Mino’nun yaşadığı bahçe sessizdi ama aslında çok konuşkandı. Yapraklar hışırdar, çiçekler fısıldar, kelebekler kanatlarıyla minik selamlar gönderirdi. Mino her sabah uyanınca önce esner, sonra çevresine bakar ve gülümserdi.

Bir sabah Mino gözlerini açtığında bahçede farklı bir his olduğunu fark etti. Her şey yerli yerindeydi ama sanki bir şeyler onu çağırıyordu.

— Günaydın bahçe, dedi Mino yumuşak bir sesle.
— Bugün neden kalbim kıpır kıpır?

Mino, yuvarlak burnunu kıpırdattı ve patileriyle çimenlerin üzerinde yavaşça yürümeye başladı. O sırada çiçeklerin arasından yaşlı kaplumbağa Tumo göründü. Tumo çok yavaş yürürdü ama söyledikleri her zaman çok anlamlı olurdu.

— Günaydın Mino, dedi Tumo gülümseyerek.
— Bugün seni farklı görüyorum.

— Ben de öyle hissediyorum Tumo, dedi Mino.
— Sanki biri bana bir şey anlatmak istiyor ama kim olduğunu bilmiyorum.

Tumo başını yavaşça salladı.

— Bazen kalbimiz konuşur ama kulaklarımız hazır değildir, dedi.
— İstersen biraz dinlen, sonra birlikte dolaşırız.

Mino bu fikri çok sevdi. Birlikte yürürken karşılarına minik bir sincap çıktı. Sincabın adı Lili’ydi ve kuyruğu pamuk gibiydi. Lili zıplayarak yanlarına geldi.

— Merhaba Mino! Merhaba Tumo! diye seslendi.
— Bugün bahçe çok tatlı kokuyor, fark ettiniz mi?

— Evet, dedi Mino.
— Her şey daha sıcak ve daha yumuşak gibi.

Lili bir an durdu, gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.

— Çünkü bahçe mutlu, dedi.
— Bahçe mutlu olunca içimiz de mutlu olur.

Mino bunu duyunca kalbi biraz daha ısındı. O an bir ses duydular. İncecik, neredeyse ninni gibi bir sesti. Ses, bahçenin içlerinden geliyordu.

— Bu ses ne? diye fısıldadı Mino.
— Hiç korkutucu değil ama çok merak ettirici.

Tumo gülümsedi.

— Hadi bakalım, dedi.
— Bahçe bize bir sır anlatmak istiyor olabilir.

Üçü birlikte sesi takip ettiler. Yavaş yavaş yürüdüler, çünkü Mino acele etmeyi sevmezdi. Bebek tavşan olduğu için her adımı dikkatle atardı. Bir süre sonra küçük bir göletin kenarına geldiler. Suyun yüzeyi sakindi, içinden tatlı bir ses geliyordu.

Göletin yanında minik bir kurbağa oturuyordu. Kurbağanın adı Piko’ydu. Piko suya bakarak mırıldanıyordu.

— Merhaba Piko, dedi Mino nazikçe.
— Bu güzel sesi sen mi çıkarıyorsun?

Piko utangaçça başını kaldırdı.

— Evet, dedi.
— Ama yüksek sesle söylemeye cesaret edemiyorum.

— Neden? diye sordu Lili.
— Sesin çok yumuşak ve güzel.

Piko biraz düşündü.

— Küçüğüm diye kimse dinlemez sanıyordum, dedi.
— O yüzden sadece kendime söylüyordum.

Mino hemen Piko’nun yanına yaklaştı.

— Ben de küçüğüm, dedi gülümseyerek.
— Ama beni dinleyen arkadaşlarım var. Senin de var.

Bu sözler Piko’nun gözlerini parlatmıştı.

— Gerçekten mi? diye sordu.
— O zaman biraz daha söyleyebilir miyim?

— Tabii ki, dedi Tumo.
— Buradayız ve seni dinliyoruz.

Piko bu kez sesini biraz yükseltti. Söylediği şeyler kelime değildi ama kalbe dokunan seslerdi. Bir ninni gibiydi. Mino’nun gözleri ağırlaştı, ama gülümsemeyi bırakmadı.

— Bu ses beni sarılıyor gibi hissettiriyor, dedi Mino.
— Sanki biri beni sevdiğini söylüyor.

Piko mutlu oldu.

— Ben de söylerken kendimi yalnız hissetmiyorum, dedi.
— Sesim bana arkadaş oluyor.

Bahçedeki diğer minik canlılar da yavaş yavaş yanlarına gelmeye başladı. Küçük bir kirpi, iki yavru kuş, hatta çekingen bir salyangoz bile geldi. Herkes sessizce dinliyordu.

Bir süre sonra Mino esnedi.

— Sanırım biraz yoruldum, dedi.
— Ama bu güzel bir yorgunluk.

Tumo başını salladı.

— Yorgunluk bazen büyümenin işaretidir, dedi.
— Yeni duygular öğrenince olur.

Mino, Piko’ya döndü.

— Sesin için teşekkür ederim, dedi.
— Bugün kalbim daha büyük oldu.

Piko utangaçça gülümsedi.

— Ben de cesaret öğrendim, dedi.
— Artık sesimi saklamayacağım.

Güneş yavaşça aşağı inerken bahçe daha da sakinleşti. Mino, arkadaşlarıyla vedalaştı.

— Yarın yine buluşalım mı? diye sordu.
— Belki başka sesler de dinleriz.

— Mutlaka, dedi Lili.
— Bahçe her gün yeni bir şey fısıldar.

Mino kendi küçük yuvasına döndü. Patilerini altına aldı, kulaklarını kıvırdı. Kalbi dolu, zihni sakindi.

— Bugün güzel bir gündü, diye fısıldadı kendi kendine.
— Dinledim, anladım ve sevildim.

Ve Mino, bahçenin yumuşak sesleriyle huzurla uykuya daldı.

Masal burada bitti ama bahçenin fısıltıları her zaman devam etti.

Yazıyı Paylaş: