Şeker Kedi Masalı
Bir zamanlar, rengârenk evleri, çiçeklerle süslü bahçeleri ve gökyüzünü her akşam pamuk şekeri tonlarına boyayan tatlı bir köy varmış. Bu köyde yaşayan herkes çok mutluymuş ama en çok tanınan kişi, köyün küçük kahramanı “Şeker Kedi”ymiş.
Şeker Kedi’nin tüyleri pamuk gibi bembeyazdı ve gözleri karamel gibi parlardı. Ama onu özel yapan sadece güzelliği değildi. Onun en büyük sırrı: gittiği her yerde tatlı bir şeker kokusu bırakmasıydı. Çocuklar onu görünce hemen kahkahalar atar, ardından “Şeker Kedi geldi, etraf şeker gibi koktu!” derlerdi.
Bir gün köyde beklenmedik bir şey olmuş. Gökyüzü karararak gri bulutlar köyün üzerine çökmüş. Çiçekler boyunlarını bükmüş, evlerin pencerelerinden tatlı kokular yerine hüzün yayılmaya başlamış. Köy halkı toplanıp ne yapacaklarını konuşmuşlar.
— “Bu karanlık nereden geldi? Neden her şey tatlılığını kaybetti?” demiş küçük Elif.
— “Belki de Şeker Kedi bize yardım eder!” diye atılmış arkadaşı Mert.
Şeker Kedi, insanların gözlerindeki umudu görünce içi titremiş. Küçük patilerini yere bastı ve kararlı bir sesle konuştu:
— “Merak etmeyin, bu karanlığın nedenini bulacağım. Köyümüzü eski neşesine kavuşturacağım!”
Köyün en yaşlısı Dede Hasan, Şeker Kedi’nin yanına yaklaşmış.
— “Evladım,” demiş yumuşak sesiyle, “Bu karanlığın sebebi kuzeydeki Şeker Dağı’nda gizli. Yıllardır kimse oraya gitmeye cesaret edemedi. Çünkü dağın tepesinde Acı Rüzgârlar yaşar. Onlar tatlı olan her şeyi yok etmeye çalışır.”
Şeker Kedi kuyruğunu sallamış, gözlerinde cesaret parlamış.
— “O halde tek başıma da olsa gideceğim. Çünkü köyümün gülüşleri yeniden ışıldamalı.”
Yola çıkarken çocuklar peşinden koşmuş.
— “Biz de gelelim!” diye bağırmış Elif.
— “Hayır çocuklar, bu yolculuk tehlikeli olabilir. Ama bana güvenin, geri döneceğim.”
Şeker Kedi, Şeker Dağı’na giden yol üzerinde büyük bir ormana girmiş. Ormanda yürürken birden dalların arasından kahverengi bir tavşan fırlamış.
— “Hey, kedi kardeş, nereye gidiyorsun böyle telaşla?” diye sormuş Tavşan Tonti.
— “Şeker Dağı’na gidiyorum. Köyümüze çöken karanlığı dağıtmak için.”
Tonti gözlerini kocaman açmış.
— “Orada Acı Rüzgârlar var, dikkatli olmalısın. Ama yalnız gitme, ben de geleyim. Hızlıyımdır, belki işe yararım.”
Şeker Kedi gülümsemiş.
— “Elbette gel! Ne kadar çok dost, o kadar çok güç.”
Yollarına devam ederken bu kez gökten cıvıldayan bir kuş inmiş, adı Boncuk’tu.
— “Macera mı var? Ben de varım!” demiş sevinçle.
— “Peki ama neden gelmek istiyorsun?” diye sormuş Şeker Kedi.
— “Çünkü gökyüzünü seviyorum. O gri bulutları dağıtmak için kanatlarım işe yarar belki.”
Şeker Kedi minnetle başını sallamış. Böylece üç dost birlikte yola koyulmuşlar.
Uzun bir yolculuktan sonra Şeker Dağı’nın eteklerine ulaşmışlar. Tepeye çıkarken rüzgâr uğuldadıkça tatlı kokular kayboluyor, yerini ekşi ve buruk bir koku alıyormuş.
Tepede üç büyük rüzgâr varmış: Acı, Ekşi ve Tuzlu Rüzgâr. Onlar kahkahalar atarak etrafı karartıyormuş.
— “İşte yeni gelenler!” diye homurdanmış Acı Rüzgâr.
— “Tatlı kokular mı getirmişsiniz? Hemen söndürürüz biz onları!” diye bağırmış Ekşi Rüzgâr.
— “Siz tatlının değerini bilmezsiniz. Ama biz acının gücünü göstereceğiz!” demiş Tuzlu Rüzgâr.
Şeker Kedi cesurca öne çıkmış.
— “Ben Şeker Kedi’yim! Köyümün neşesini karartamazsınız. Tatlılık sadece şeker kokusu değil; sevgi, dostluk ve umut demektir!”
Rüzgârlar kahkaha atmış. Ama o sırada Tavşan Tonti hızla zıplamış, Boncuk Kuş da havada dans etmiş. Onların neşesi rüzgârların gücünü zayıflatmış. Şeker Kedi gözlerini kapatıp kalbindeki sevgiyi hissetmiş. Sonra derin bir nefes alarak köyünden taşıdığı o tatlı kokuyu güçlü bir şekilde yaymış.
Birden gökyüzü pembe ve mor renklere boyanmış. Çiçekler yeniden açmış, gri bulutlar uzaklara dağılmış.
— “Hayır!” diye bağırmış Acı Rüzgâr.
— “Bu koku bizi zayıflatıyor!” demiş Ekşi Rüzgâr.
— “Tatlılık bizi yeniyor!” diye inlemiş Tuzlu Rüzgâr.
Rüzgârlar küçülüp kaybolmuş.
Üç arkadaş köye döndüklerinde herkes sevinç çığlıkları atmış. Çocuklar Şeker Kedi’ye sarılmış.
— “Başardın! Köyümüz kurtuldu!” demiş Elif.
— “Artık her şey eskisinden daha tatlı kokuyor!” diye eklemiş Mert.
Şeker Kedi gözlerinde sevgiyle bakmış:
— “Bunu yalnız başıma yapmadım. Dostlarım sayesinde başardım. Gerçek tatlılık, paylaşınca çoğalır.”
Dede Hasan gülümsemiş.
— “Bakın çocuklar,” demiş, “işte bu yüzden sevgi en büyük şekerimizdir. Acılar, ekşilikler gelip geçer. Ama dostluk ve umut kalıcıdır.”
O günden sonra köyde herkes birbirine daha çok yardım etmiş. Şeker Kedi ise köyün kalbinde tatlı kokusuyla yaşamaya devam etmiş.
Ve her çocuk, kokladığı o tatlı havada, Şeker Kedi’nin cesaretini ve dostlarının sevgisini hatırlamış.