Pofuduk ve Orman Macerası Masalı
Bir zamanlar yemyeşil tepelerin ardında, rengârenk çiçeklerle dolu kocaman bir ormanda minicik, bembeyaz bir tavşan yaşarmış. Bu tavşanın adı Pofuduk’muş. Pofuduk çok meraklı, çok neşeli ama biraz da sakar bir tavşancıkmış. Ormandaki tüm hayvanlar onu çok severmiş çünkü kalbi tertemizmiş.
Bir sabah Pofuduk, yuvasının kapısından çıkıp ormana doğru zıplayarak gitmiş. Güneş ışıkları çiçeklerin üzerine düşmüş, arılar vızıldıyor, kuşlar neşeyle şarkı söylüyormuş.
— “Ne güzel bir gün!” demiş Pofuduk, kulaklarını sallayarak.
Tam o sırada bir ses duymuş.
— “Hey Pofuduk! Bu sabah nereye böyle hızlı hızlı gidiyorsun?” diye seslenmiş dalların arasından Minik Serçe.
— “Merhaba Serçecik! Bugün ormanın en derin yerine gideceğim. Orada gökkuşağı gibi parlayan bir gölet olduğunu duydum. Onu görmek istiyorum!”
— “Ama dikkat et! Ormanın derinlerinde bazen kaybolanlar olur.” diye uyarmış Serçecik.
Pofuduk biraz düşünmüş ama sonra gülümseyip:
— “Ben kaybolmam, hem kalbim bana yol gösterir.” demiş.
Ve hoplaya zıplaya yola koyulmuş.
Biraz ilerledikten sonra karşısına yaşlı Kaplumbağa çıkmış. Kaplumbağa ağır ağır yürürken sırtındaki yapraklar şıngırdamış.
— “Nereye gidiyorsun böyle aceleci tavşancık?” demiş Kaplumbağa.
— “Gölet’i aramaya gidiyorum! Renkli ışıklar saçıyormuş. Sen hiç gördün mü?”
Kaplumbağa yavaşça gülümsemiş:
— “Ben çok yaşlandım ama gençliğimde gitmiştim. Oraya ulaşmak için sabırlı olmak gerekir. Acele edersen yolunu kaybedersin.”
Pofuduk kulaklarını eğmiş, biraz utanmış:
— “Haklısın Kaplumbağa Dede. Daha dikkatli olacağım.”
Sonra yola devam etmiş. Yolda küçük bir sincaba rastlamış.
— “Merhaba Sincap! Ne yapıyorsun?”
— “Fındıklarımı saklıyorum kış için. Peki sen nereye gidiyorsun Pofuduk?”
— “Gölet’i arıyorum. Bizimle gelir misin?”
Sincap gözlerini büyütmüş:
— “Ama orası çok uzak! Yine de sen yalnız gitme, ben de seninle gelirim.”
Ve ikisi birlikte yol almışlar.
Yol uzunmuş. Bir ara gökyüzü bulutlarla kaplanmış, rüzgâr esmiş. Ağaç dalları sallanmış.
Sincap korkuyla:
— “Pofuduk! Sence yağmur mu yağacak? Biz kaybolur muyuz?”
Pofuduk cesurca:
— “Korkma! Birlikte olursak hiçbir şey olmaz.”
Ama biraz sonra gerçekten yağmur başlamış. Pofuduk ve Sincap büyük bir ağacın kovuğuna saklanmışlar.
Yağmur damlaları tıpır tıpır yere düşerken Sincap ağlamaya başlamış.
— “Ben geri dönmek istiyorum… Çok korkuyorum.”
Pofuduk ona sarılmış.
— “Üzülme dostum. Korkmak normaldir. Ama hatırla, gölette bizi harika bir sürpriz bekliyor. Seninle oraya ulaşacağız.”
Sincap gözyaşlarını silmiş.
— “Peki… Sana güveniyorum Pofuduk.”
Yağmur dinince tekrar yola koyulmuşlar.
Bir süre sonra yollar ikiye ayrılmış. Sağ taraftaki yol çiçeklerle dolu, sol taraftaki ise karanlık ve dikenliymiş.
Sincap tereddüt etmiş:
— “Hangi yolu seçelim?”
Pofuduk gözlerini kapatıp kalbini dinlemiş. İçinde tatlı bir his belirmiş.
— “Kalbim diyor ki çiçekli yolu seçelim. Çünkü iyilik ve güzellik bizi doğru yere götürür.”
Ve öyle yapmışlar.
Çiçekli yoldan yürüdükçe gökyüzü açılmış, güneş tekrar doğmuş.
Sonunda ağaçların arasından masmavi, parıl parıl parlayan bir gölet çıkmış karşılarına. Göletin suyu gökkuşağının tüm renkleriyle ışıldıyormuş. Kuşlar gökyüzünde dans ediyor, kelebekler suyun üstünde uçuyormuş.
Sincap hayranlıkla:
— “Bu gördüğüm en güzel şey! İyi ki pes etmedik.”
Pofuduk gülümsemiş:
— “Evet! Sabırlı olduk, korkularımızı yendik ve birbirimize destek olduk. İşte bu yüzden başardık.”
O sırada göletin içinden minik bir ses gelmiş. Suyun yüzeyinde ışıklar toplanmış ve parlak bir balık ortaya çıkmış.
— “Hoş geldiniz cesur dostlar! Siz kalbinizin sesini dinlediğiniz için buraya ulaştınız. Bu göletten su içen her canlı, sevgiyle dolu olur.”
Pofuduk ve Sincap heyecanla göletten birkaç damla su içmişler. İçleri huzurla dolmuş.
— “Artık tüm ormanda sevgiyi yayacağız!” demiş Pofuduk.
Ve ikisi el ele tutuşarak yuvalarına dönmüşler. Ormandaki herkes onları sevinçle karşılamış.
O günden sonra Pofuduk ve Sincap, ormanda yaşayan tüm dostlarına göletin hikâyesini anlatmışlar. Korkunun üzerine cesaretle gitmenin, dostluktan güç almanın ve kalbini dinlemenin önemini herkes öğrenmiş.
Ve orman bir daha hiç yalnız kalmamış, çünkü her kalpte gökkuşağının renkleri parlamış.