Okul Sevgisi Masalı

Mine Kaya 213 Okuma Süresi: 5 dk Okul Öncesi Masallar
Okul Sevgisi Masalı

Güneş, Ormanpınarı kasabasının üzerine gülümsüyordu. Yaz tatilinin son günüydü. Kuşlar bile bu heyecana ortak olmuş gibi daha canlı ötüyordu. Fakat kasabada öyle biri vardı ki, bu şenlikli havaya pek uyum sağlayamıyordu: 9 yaşındaki Arda.

Arda, yeni okul yılının başlayacak olmasından dolayı içi karmakarışık duygularla doluydu. İçinde hafif bir heyecan vardı, evet… ama bunun yanında açıklayamadığı bir tedirginlik de vardı. Bu yüzden bütün sabahı pencereden dışarı bakarak geçirdi.

Annesi, mutfaktan seslendi.

"Ardaaa! Kahvaltın hazır! Okul çantanı da birazdan düzenleriz!"

Arda sandalyeye otururken kaşlarını hafifçe çatmıştı.

"Anne… bu sene okul nasıl olacak ki? Ya kimse benimle konuşmazsa? Ya öğretmen beni sevmezse?"

Anne gülümsedi; çocuğunun üzerine eğilerek saçlarını okşadı.

"Sen kalbi tertemiz, meraklı bir çocuksun. Kimse seni sevmez olur mu? Üstelik okul sadece ders değil ki… Yeni insanlar, yeni oyunlar, yeni hikâyeler!"

Arda omuz silkti ama içindeki kaygı geçmedi. Belki de yeni sınıf, yeni düzen, yeni yüzler onu ürkütüyordu.

O sırada kapı çaldı. Arda’nın en yakın arkadaşı Mert, elinde bir futbol topu ile beliriverdi.

"Ardaa! Okul yarın başlıyor! Hadi gel, son gün oyun oynayalım!"

Arda hafifçe gülümsedi.

"Oynayalım ama… Mert, sence öğretmen nasıl biri olacak? Ya çok ciddi biriyse?"

Mert kahkaha attı.

"Olsun, ciddi olsa da bizi sevsin yeter! Hem bak, geçen sene de korkmuştuk ama yılın sonuna doğru öğretmenimizi çok sevmiştik."

Arda derin bir nefes aldı. Mert haklıydı aslında. Okul, bazen bilinmezlik dolu olsa da güzeldi. Çünkü orada insanlar birlikte büyüyordu.

Güneş henüz tam doğmamışken Arda’nın alarmı çaldı. Çalan alarmla beraber içindeki karıncalanma iyice arttı. Ama bu kez korku değil, garip bir heyecan hissediyordu.

Kahvaltısını ettikten sonra okul formasını giydi. Üzerindeki beyaz gömlek, bugünün önemini hatırlatıyordu. Anne, sırtına çantasını yerleştirirken Arda’ya sarıldı.

"Okul, öğrenmenin değil, büyümenin de yeridir Arda. Ne yaşarsan yaşa, kalbine iyi bak."

Okul yolunda Mert’le buluştular. Kalabalık çocuk grupları okul kapısına doğru yürürken Arda’nın kalp atışları hızlandı.

"Mert… ya sınıfımız çok kalabalıksa?"

"Kalabalıksa daha iyi! O kadar çok arkadaş arasından mutlaka oyun oynayacak biri çıkar!"

Arda gülümsemek zorunda hissetti.

Okul bahçesi, yaz tatili boyunca özlemle beklemiş gibi ışıl ışıldı. Çocukların neşeli sesleri, öğretmenlerin hazırlık telaşı, renkli sırt çantaları… Hepsi bir arada büyülü bir atmosfer oluşturuyordu.

Kapıda yeni sınıf öğretmenleri karşılıyordu: Sıcak yüzlü, gözleri ışıl ışıl bakan genç bir öğretmen.

"Merhaba çocuklar! Ben öğretmeniniz Elif. Hepiniz hoş geldiniz. Bu sene harika geçecek!"

Arda içinden “umarım” diye geçirdi.

Sınıfa girdiklerinde, masaların düzenli sıralanmış hâli, temiz tahta ve renkli panolar Arda’nın içindeki korkuyu biraz daha hafifletti.

Öğretmen Elif, sınıf listesini okurken Arda dikkat kesildi.

"Arda Yıldırım!"

Arda elini kaldırdı.

"Buradayım öğretmenim."

Öğretmen gülümsedi.

"Hoş geldin Arda. Mavi sırada bir yer seçebilirsin."

"Mavi sıra" ifadesi Arda’nın hoşuna gitmişti. Sanki sıranın kendisi bile onu cesaretlendirmek için hazırlanmıştı.

Masasına oturduğunda yanına utangaç bir kız çocuğu geldi.

"Ben Zeynep… burada oturabilir miyim?"

Arda başıyla onayladı fakat sesi hafif titredi.

"Tabii ki. Ben Arda."

Zeynep gülümsedi.

"Ben de çok heyecanlıyım ama güzel geçecek bence."

Arda şaşırdı. Kendisinin yaşadığı duyguların başkalarında da olduğunu fark etmek, içini rahatlattı.

Öğretmen Elif, ders başlamadan önce tanışma etkinliği yapmaya karar verdi.

"Haydi çocuklar! Hepiniz sırayla kendinizi tanıtın ve sevdiğiniz bir şeyi söyleyin!"

Sınıf bir anda hareketlenmiş, herkesin gözleri birbirine merakla bakmaya başlamıştı.

Sıra Arda’ya geldiğinde kalbi hızlandı.

"Ben Arda. En çok futbol oynamayı seviyorum… ve… umm… okulda yeni şeyler öğrenmeyi de seviyorum."

Öğretmen başını salladı.

"Harika! Öğrenmeyi seven bir çocuk olmak çok kıymetli."

Arda’nın yüzü kızardı ama içinde hoş bir sıcaklık yayıldı.

Tanışma etkinliğinden sonra öğretmen sınıfı bahçeye çıkardı.

Orada büyük bir çember kurdular ve öğretmen gülerek konuştu:

"Bu çember okulun kalbi olsun. Siz de bu kalbin parçaları… Birlikte olursanız her şey daha kolay olur!"

Çocuklar el ele tutuşurken Arda’nın kalbinde garip bir rahatlama oldu. Sanki okul sadece ders değil; bir arada olmak, paylaşmak, büyümekti.

Öğle teneffüsünde Arda ve Mert koştururken Zeynep’in tek başına oturduğunu gördüler. Yüzü üzgün görünüyordu.

Arda yanına yaklaştı.

"Zeynep, neden buradasın? Oyun oynamayacak mısın?"

Zeynep gözlerini yere indirdi.

"Kimse beni oyuna çağırmadı sanırım…"

Arda’nın içinde bir sıkışma oldu. Çünkü az önce kendisi de aynı duyguyu yaşamıştı.

"Bizimle oynayabilirsin. Hatta gel, kovalamaca oynayalım!"

Zeynep başını kaldırdı.

"Gerçekten mi?"

Mert enerjik bir şekilde bağırdı:

"Tabii yaaa! Ne demek gerçekten mi!"

Üçü bir anda koşmaya başladılar. Çimenlerde dolaşan ayakkabı sesleri, kahkahalara karışıyordu.

Zeynep’in yüzündeki gülümseme Arda’nın içini ısıttı. Okul sevgisi, işte böyle küçük anlarla büyüyordu.

Günün sonunda öğretmen Elif sınıfa döndüklerinde bir sürpriz hazırlamıştı.

"Bugün sizinle bir anlaşma yapacağız", dedi.

Tahtaya büyük harflerle yazdı:

"OKUL SEVGİSİ SÖZLEŞMESİ"

Sonra maddeleri teker teker okudu:

"Birbirimizi dinleyeceğiz."

"Birbirimize yardım edeceğiz."

"Yanlış yapmaktan korkmayacağız."

"Okulda geçirdiğimiz zamanı değerli kılacağız."

Sonra çocuklara baktı.

"Bu sözleşme sadece bir kağıt değil. Birlikte olduğumuz sürece daha güçlü olacağız."

Arda içinden "Ben de söz veriyorum" diye geçirdi.

Günler ilerledikçe Arda okulun sadece bir bina değil, bir yuva olduğunu anlamaya başladı. Sabahları heyecanla uyanıyor, öğretmeninin anlattıklarını ilgiyle dinliyor, arkadaşlarıyla birlikte hem eğleniyor hem de yeni şeyler keşfediyordu.

Bir gün Zeynep matematikte zorlanınca Arda ona yardımcı oldu.

"Bak Zeynep, şu soru aslında çok kolay…"

Zeynep şaşkınlıkla bakıp dedi ki:

"Sen iyi bir arkadaşsın Arda."

Arda’nın yüzü kızardı.

"Sen de iyi bir arkadaşsın."

O an Arda, okul sevgisinin sadece defter ve kitapla değil, kalpten kalbe kurulan bağlarla büyüdüğünü fark etti.

Dönem sonunda öğretmen sınıfa dönüp gülümsedi.

"Sizlerle gurur duyuyorum. Bu sene sadece kitaplardan değil, birbirinizden de çok şey öğrendiniz."

Arda içinden geçirdi:

"Ben de büyüdüm. Korkularım küçüldü, arkadaşlığım büyüdü… Okul bambaşka bir dünya."

Okulun kapısından çıkarken Zeynep yanına geldi.

"Arda, sence sene nasıl geçti?"

Arda derin bir nefes aldı ve gülümsedi.

"Bence harika geçti. Çünkü artık okuldan korkmuyorum… okul benim ikinci evim oldu."

Mert araya girdi.

"Sene bitiyor ama maceralar bitmez! Seneye daha da eğleneceğiz!"

Arda başını salladı.

"Evet… okul sevgisi böyle bir şey. Bitmeyen bir macera."

Ve üç arkadaş güneşin altında, yeni hikâyelere doğru yürüdüler.

Yazıyı Paylaş: