Kurt ve Keçi Masalı

Mine Kaya 358 Okuma Süresi: 3 dk Masal Oku
Kurt ve Keçi Masalı

Uzak diyarlarda, yüksek dağların eteklerinde yemyeşil bir vadi vardı. Bu vadide rengârenk çiçekler açar, dereler coşkun coşkun akardı. Vadinin bir köşesinde küçük bir keçi ailesi yaşardı. Anne keçi, iki yavrusu ile birlikte huzur içinde günlerini geçirirdi. Ama dağların derin ormanlarında, kurnazlığıyla tanınan aç bir kurt dolaşırdı.

Bir gün, anne keçi yavrularını merada otlatırken gökyüzü kararır gibi oldu. Ufukta kara bir gölge belirdi. Kurt, aç gözlerle onları izliyordu. Yavrular ürkekti, ama annelerinin yanında olduklarından güven duyuyorlardı.

Anne keçi yavrularına döndü:
“Korkmayın yavrularım, ben yanınızdayım. Ama siz de dikkatli olmalısınız. Bu dağlarda kurt dolaştığını bilirsiniz.”

Yavrular gözlerini açarak sordular:
“Anne, kurt bize zarar verir mi?”

“Kurt açsa zarar vermek ister. Ama akıllı olursak, birlik olursak hiçbir şey bize zarar veremez.” dedi anne keçi.

Kurt o sırada yanlarına yaklaşmıştı. Açlıktan gözleri parlıyor, tüyleri kabarmıştı. Yavaşça taşların arasından çıktı ve kükredi:
“Ooo! Ne güzel keçiler… Üç öğünlük yemek bir arada!”

Yavrular ürkek adımlarla geri çekildiler. Ama anne keçi, gözlerini dikerek kurda meydan okudu.
“Kurt! Bizi avlamak kolay sanıyorsan yanılıyorsun. Bizim de aklımız, cesaretimiz var.”

Kurt sinsice güldü:
“Aklınız mı? Haha! Benim dişlerimin keskinliğini gördünüz mü hiç? Sizi bir lokmada yerim!”

Ama anne keçi sakinliğini korudu.
“Kurt, gücün sadece dişlerinde. Bizimse yüreğimizde. Yüreği güçlü olanı kimse yenemez.”

Yavrular annelerinin sözlerinden cesaret buldular. Küçük keçilerden biri öne çıktı:
“Sen aç bir kurtsun! Ama biz kardeşiz. Birlikte sana karşı dururuz!”

Kurt bu kararlı sözlerden biraz geri çekildi, ama açlığı onu vazgeçirmedi. Çevrelerine dönerek onları kuşatmaya başladı.
“Bakın bakalım! Kaçacak yeriniz kalmadı. Bu vadiden sağ çıkamazsınız.”

O sırada gökyüzünde kara bulutlar toplandı, gök gürledi. Yağmurun ilk damlaları düşmeye başladı. Fırtına yaklaşırken, kurt ve keçi arasında büyük bir sessizlik oldu. Sonra anne keçi derin bir nefes aldı:
“Kurt, eğer biraz olsun onurun kaldıysa, bizimle dürüstçe mücadele et. Çaresizleri sıkıştırmak kolaydır. Ama cesaretin varsa, adilce yaklaş.”

Kurt kahkaha attı:
“Benim için adalet midir? Benim kanunum açlık! Adaletle karnım doyar mı hiç?”

Yavrulardan diğeri annesinin yanına sokuldu:
“Anne, ne yapacağız? Çok korkuyorum…”

Anne keçi yavrusunun başını okşadı:
“Korkma yavrum. Korku sadece kalbimizi zincirler. Cesaretimizi kaybetmezsek kurt bile bizden korkar.”

Bunu duyan kurt öfkeyle kükredi ve üzerlerine atılmak için hazırlandı. Tam o sırada, vadinin öbür tarafından çoban köpeği Karabaş koşarak geldi. Yıllardır bu vadinin bekçisiydi. Gözleri parlayan kurdu görünce dişlerini gösterdi.

Karabaş havlayarak bağırdı:
“Buradan defol kurt! Bu keçiler benim korumam altında!”

Kurt, köpeği görünce geri çekildi ama hâlâ hırlıyordu.
“Sen araya girmeseydin, şimdi ziyafet çekecektim! Ama unutmayın, açlık beni tekrar buraya getirecek.”

Anne keçi ileri atıldı ve dik durdu:
“Unutma kurt! Bizim dostlarımız var. Cesaretimiz var. Bir daha yaklaşacak olursan yine karşında bizi bulacaksın.”

Kurt, fırtınanın şiddetiyle birlikte geri çekildi. Yağmur sel gibi yağmaya başladığında ormana doğru kayboldu.

Fırtına geçtikten sonra gökyüzünde bir gökkuşağı belirdi. Yavrular annelerine sarıldılar.
“Anne, senin sözlerin bize cesaret verdi. Eğer korkuya kapılsaydık, çoktan yenilmiştik.”

Anne keçi gülümseyerek onlara baktı:
“Evet yavrularım, işte hayat budur. Düşman güçlü olabilir, ama yürekten daha güçlü bir şey yoktur. Cesaret, birlik ve dostluk… İşte bizi yaşatan bunlardır.”

Köpek Karabaş yanlarına yaklaştı.
“Merak etmeyin, ben buradayım. O kurt bir daha yaklaşmaya cesaret edemeyecek.”

Anne keçi başını salladı:
“Teşekkür ederim Karabaş. Yalnız değildik ama senin gelişi gücümüze güç kattı.”

Yavrular sevinçle zıplayarak çimenlerin üzerinde oynamaya başladılar. Gökkuşağı altında mutlulukla dans ettiler. Kurt ormanın derinliklerinde açlıktan kıvranırken, keçiler dostluk ve cesaretin zaferini kutluyordu.

Yazıyı Paylaş: