Dört Öğüt Masalı

Mine Kaya 339 Okuma Süresi: 3 dk Dini Masallar
Dört Öğüt Masalı

Bir zamanlar, uzak diyarlarda yoksul ama onurlu bir genç yaşarmış. Adı Ali’ymiş. Ali’nin en büyük hayali; bilgeliğiyle tanınan yaşlı bir dervişten ders almakmış. Bir gün, köyden köye dolaşan bu dervişin yanına gitmiş.

“Efendim, bendeniz yoksulum. Sizden sadece birkaç öğüt istiyorum. Belki hayatımı doğru yaşarım.” demiş Ali.

Yaşlı derviş uzun sakalını okşamış, gözleri pırıl pırıl parlamış.

“Sana dört öğüt vereceğim evlat. Ama dikkat et; bu öğütleri hatırlamak kolaydır, uygulamak zordur.”

Ali heyecanla eğilmiş:

“Söz veriyorum, onları kalbime kazıyacağım!”

Derviş gülümsemiş:

“Birinci öğüdüm: Öfke geldiğinde sus.”
“İkincisi: Gizliliğe güvenme, hakikati ara.”
“Üçüncüsü: Yoldaşını seçerken kalbine kulak ver.”
“Dördüncüsü: Acele karar verme, sabırla düşün.”

Ali başını sallamış. O an ona basit gelen bu sözlerin, hayatının yönünü değiştireceğini henüz bilmiyormuş.

Ali yola koyulmuş. Bir kasabaya vardığında, pazar yerinde bir satıcıyla tartışmaya başlamış. Satıcı, ona yanlış ölçüde un vermiş.

“Ey sahtekâr! Beni kandırmaya mı kalkıyorsun?” diye bağırmış Ali.

Tam kavgaya girişecekken, dervişin sesi kulaklarında yankılanmış: “Öfke geldiğinde sus.”

Ali derin bir nefes almış, yumruğunu indirmiş.

“Hakkımı helal etmiyorum ama sana da beddua etmeyeceğim.” demiş.

O sırada yaşlı bir kadın yanına yaklaşmış.

“Evlat, öfkeni yutman beni kurtardı. O satıcı benim oğlum. Sen ona vuracak olsaydın, daha da beter olurdu. Al, bu ekmeği sana ikram edeyim.”

Ali anlamış ki, suskunluk bazen en büyük zaferdir.

Yoluna devam eden Ali, bir köyde konaklamış. O gece köyün ağası, ona çok misafirperver davranmış. Sofralar kurmuş, altın keseleri göstermiş.

“Ali, bana güven. Burada kalırsan sana zenginlik veririm.” demiş ağa.

Ama Ali’nin kalbi huzursuzmuş. “Gizliliğe güvenme, hakikati ara” öğüdünü hatırlamış. Ertesi sabah gizlice ağanın deposuna bakmış. Orada çalınmış mallar, ağlayan esirler görmüş.

“Demek senin zenginliğin başkalarının gözyaşından geliyor!” diye içinden geçirmiş.

O gece köylülerle konuşmuş, gerçeği açığa çıkarmış. Köylüler birleşip ağayı köyden kovmuşlar. Ali, hakikatin ışığını aradığı için insanların gönlünde kahraman olmuş.

Bir gün Ali, yol kenarında yalnız bir delikanlıyla tanışmış. Delikanlı kendini dost gibi göstermiş.

“Kardeşim, beraber yol alalım. Yalnızlık zor.” demiş.

Ali de kabul etmiş. Bir süre sonra fark etmiş ki delikanlı sürekli hile yapıyor, başkalarını kandırıyormuş. Ali tereddüt etmiş ama sonra dervişin öğüdünü hatırlamış: “Yoldaşını seçerken kalbine kulak ver.”

Bir gün hırsızlık yapmak isteyen delikanlı ona dönmüş:

“Gel Ali, birlikte şu tüccarı soyalım. Kimse anlamaz.”

Ali öfkeyle haykırmış:

“Benim yolum bu değil! Seninle buradan ayrılıyorum.”

Delikanlı hırsla arkasından bağırmış:

“Pişman olacaksın Ali!”

Ama Ali pişman olmamış. Çünkü doğru yoldaşın yanlış yolda kaybettireceğini öğrenmiş.

Ali yıllar sonra büyük bir şehre varmış. Şehrin kralı, halka bir duyuru yapmış:

“Kim ki bana en büyük iyiliği yaparsa, hazinemi ona vereceğim.”

Herkes sıraya girmiş, kimisi altın sunmuş, kimisi şiir okumuş. Sıra Ali’ye gelmiş. O da içinden: “Acele karar verme, sabırla düşün.” öğüdünü hatırlamış.

Önce beklemiş. Günlerce gözlem yapmış. Görmüş ki kral aslında yalnız, kimse ona samimi davranmıyor. Bir gün huzura çıkıp şöyle demiş:

“Kralım, sizin ihtiyacınız altın değil, dostluktur. Size kalbimden gelen bir öğüt vereyim: Halkınızı dinleyin, onların sevgisini kazanın. O zaman gerçek zenginliği bulacaksınız.”

Kral, gözleri dolarak ayağa kalkmış:

“Doğru söylüyorsun delikanlı! Benim hazinem sizin kalbinizdeki sevgidir.”

Ve Ali’yi sarayına danışman yapmış.

Ali yaşlanıp dervişi yeniden bulduğunda gözleri dolmuş.

“Efendim, verdiğiniz dört öğüt hayatımın yönünü değiştirdi. Onlar olmasa belki de kötü biri olacaktım.”

Derviş gülümsemiş:

“Evlat, öğütler sihir değildir. Onları sen uyguladın. Gerçek kahraman sensin.”

O günden sonra Ali, çocuklara her zaman şu sözleri bırakmış:

“Öfkelendiğinde sus, gizliliğe değil hakikate inan, kalbine uygun yoldaş seç, acele karar verme. Bu dört öğüt sana kalkan olur.”

Ve masal burada bitmiş. Ama öğütler, dilden dile, gönülden gönüle yayılmış.

Yazıyı Paylaş: