Aslan Masalı

Mine Kaya 323 Okuma Süresi: 4 dk Masal Oku
Aslan Masalı

Bir gün uzaklarda kocaman bir krallık vardı. Bu krallığın en güçlü hayvanı hiç kuşkusuz aslandı. Kükrediğinde dağlar yankılanır, adımları toprağı titretirdi. Ama onun kalbinde çok farklı bir güç vardı: merhamet.

Aslan, gücünü hiçbir zaman kötüye kullanmaz, zayıf hayvanlara yardım ederdi. Ormandaki tüm canlılar hem ona hayran olur hem de biraz çekinirdi.

Bir gün ormanda olağanüstü bir telaş vardı. Çünkü başka diyardan aç kurt sürüsü gelmişti. Bu kurtlar, ormanın düzenini bozuyor, diğer hayvanların yiyeceklerini çalıyordu.

Tüm hayvanlar toplanıp aslana gitmeye karar verdi.

"Ey büyük aslan, bizi kurtlardan koru, yoksa açlıktan öleceğiz!" dedi yaşlı kaplumbağa, gözleri dolarak.

"Onlar çok acımasız, yavrularımızı bile alıyorlar," diye ağladı tavşan annesi.

Aslan herkesi tek tek dinledi. Kalbi hüzünle doldu ama yüzüne sert bir ifade takındı.

"Korkmayın. Ben sizin kralınız değilim ama dostunuzum. Bu ormanda kimse aç kalmayacak, yavrular da korunacak. Kurtlarla konuşacağım."

Hayvanlar şaşkınlıkla birbirine baktı. Çünkü aslanın gücüyle hepsini tek tek yok etmesi mümkündü, ama o önce konuşmayı seçmişti.

Aslan, güneşin batışında kurtların kampına gitti. Kükremedi, saldırmadı; sadece ağır adımlarla ortaya çıktı. Kurtlar şaşkınlıkla geri çekildi.

"Neden bizim ormanımızı yağmalıyorsunuz?" diye gürledi aslan.

Kurtların lideri, gözlerini kaçırarak konuştu:
"Bizim ormanımızda yiyecek kalmadı. Açız. Yavru kurtlarımız ölmesin diye buraya geldik."

Aslan derin bir iç çekti. İçindeki öfke yumuşadı.
"Demek ki sorun sadece açlık. Peki neden bize sormadan çaldınız?"

Kurt lideri utanarak başını eğdi:
"Çünkü bizden korkacağınızı, bize yiyecek vermeyeceğinizi düşündük."

Aslanın gözleri parladı.
"Korku üzerine kurulu hiçbir dostluk uzun sürmez. Benim gücüm kükrememde değil, merhametimdedir. Eğer dürüst olsaydınız, size yardım edilirdi."

Aslan ormana döndü ve tüm hayvanları topladı.

"Sevgili dostlarım, kurtlar açlıktan buraya gelmiş. Onlar düşman değil, yardıma muhtaç."

Bunun üzerine ormandaki hayvanlar homurdanmaya başladı.

"Ama onlar yiyeceklerimizi çaldı!" dedi sinirli bir sincap.
"Yavrularımızı korkuttular!" diye ekledi geyik.

Aslan patisini kaldırarak herkesi susturdu.
"Evet, hataları var. Ama biz onların hatasına hatayla karşılık verirsek, farkımız kalmaz. Merhamet edelim, birlikte yaşayalım. Ben, yiyeceklerin adaletli paylaşımını sağlayacağım."

Hayvanlar önce tereddüt etti ama aslana güveniyorlardı. Çünkü o her zaman adil olmuştu.

Aslan, hayvanlara yeni bir plan anlattı:

"Ormanın bereketi hepimize yeter. Kuşlar tohumları uzaklara taşıyacak, tavşanlar toprağı havalandıracak, geyikler otları yayacak. Hepimiz çalışacağız. Böylece yiyecekler çoğalacak ve kurtlarla da paylaşabileceğiz."

Hayvanlar önce zorlandı ama kısa süre sonra iş birliği içinde çalışmaya başladılar. Kuşlar yüksek dallardan tohum topladı, tavşanlar yeni çukurlar açtı, filler su taşıdı.

Kurtlar da boş durmadı. Onlar da avlanarak yiyecek getirdi, hatta yiyecekleri önce yavrulara dağıttı.

Bir gün küçük bir kurt yavrusu, aslanın yanına geldi.
"Teşekkür ederim büyük aslan. Artık karnımız tok, korkmuyoruz."

Aslanın gözleri doldu.
"Unutma küçük dostum, gerçek güç karnın tok olduğunda değil, kalbin sevgiyle dolduğunda ortaya çıkar."

Zamanla orman bambaşka bir yer haline geldi. Hayvanlar artık birbirini düşman değil, dost olarak görüyordu. Kurtlarla geyikler, tavşanlarla kartallar yan yana dolaşabiliyordu.

Ama en önemlisi, herkes aslanın gücünü başka bir şekilde anlamıştı: O, yumruğunu kullanmadan da krallığını koruyabilen bir liderdi.

Bir gün yaşlı kaplumbağa yine yanına geldi:
"Ey merhametli aslan, senin gücün kükremen değil, kalbinmiş. Biz bunu ancak şimdi anladık."

Aslan gülümsedi.
"Güç, sadece başkalarını yenmek değildir. Bazen en büyük güç, affetmektir."

Tam her şey yoluna girmişken, ormana büyük bir felaket geldi: Kuraklık. Nehrin suları çekildi, otlar kurudu. Bu defa tüm hayvanlar çaresiz kaldı.

Tüm gözler yine aslana döndü.
"Ne yapacağız büyük aslan?" diye sordular.

Aslan, uzun uzun düşündü. Sonunda cesur bir karar verdi:
"Ormanın kuzeyinde, dağların ardında büyük bir göl var. Oraya gideceğiz. Hep birlikte."

Hayvanlar korktu. Çünkü dağ yolu tehlikeliydi. Ama aslan önde yürüyünce herkes cesaret buldu.

Yolda yavru tavşan yoruldu. Aslan eğildi, onu sırtına aldı. Küçük kuş kanadı incindi, aslan onu da taşıdı. Kocaman, korkutucu gövdesiyle herkese kalkan oldu.

Sonunda göle vardılar. Hep birlikte su içtiler, hayat tekrar canlandı.

O günden sonra hiçbir hayvan aslanın gücünü sorgulamadı. Çünkü gördüler ki onun en büyük özelliği kasları değil, merhamet dolu kalbiydi.

Aslan ise her zaman şu sözleri tekrarladı:
"Benim gücüm, sizi korkutmakta değil; sizi korumakta."

Ve ormanın her köşesinde, onun hikâyesi fısıltıyla anlatıldı. Çocuk hayvanlar büyürken şu öğüdü alırlardı:

"Gerçek kral, en güçlü olan değil, en merhametli olandır."

Yazıyı Paylaş: