Aşkın Gücü Masalı – Sevgiliye Okunacak Masallar
Bir zamanlar, uzak diyarlarda, rüzgârın hafifçe esip çiçeklerin dans ettiği bir kasaba vardı. Bu kasabada, kalbinin sıcaklığıyla tanınan Lina adında genç bir kız yaşardı. Onun gözlerinde sevgi, sözlerinde umut, dokunuşlarında ise şefkat vardı. Aynı kasabada, sessiz ama derin düşünceleriyle bilinen Aras adında bir genç de yaşardı.
Kasaba halkı birbirini tanır, selamlaşırdı ama Lina ve Aras’ın yolları bir türlü kesişmemişti. Ta ki bir gün, kasabanın ortasındaki eski köprüde kader onları buluşturana kadar.
Lina, köprüden geçerken ayağı takıldı ve neredeyse dereye düşüyordu. O anda Aras hızlıca elini uzattı ve onu tuttu.
— Dikkat et, düşecektin! dedi Aras telaşla.
Lina hafifçe gülümsedi:
— Sanırım seni bekliyordum, yoksa çoktan suya düşmüş olurdum.
Aras şaşırmıştı, ama aynı zamanda kalbinin içinde sıcak bir kıvılcım hissediyordu. O günden sonra köprü, onların buluşma noktası oldu.
Günler geçti, her gün aynı köprüde buluştular. Önce kısa konuşmalarla başlayan sohbetler, sonra uzun gecelere uzandı.
Bir akşam gökyüzü yıldızlarla doluyken Aras, Lina’ya döndü:
— Sence aşk gerçekten var mı, yoksa sadece masallarda mı olur?
Lina gözlerini yıldızlara dikti ve içtenlikle cevap verdi:
— Aşk, varlığını masallarda değil, insanların kalbinde gösterir. Masallar sadece ona ayna tutar.
Aras düşündü ve içinden geçeni söyledi:
— Ben senin yanında olduğumda içimde bir huzur hissediyorum. Belki de bu aşkın ilk işaretidir.
Lina’nın yanakları pembeleşti.
— O zaman kalbine güven Aras. Çünkü kalpler, bizi daima doğru yola götürür.
Bir gün kasabaya büyük bir fırtına çıktı. Rüzgâr evlerin çatılarını uçuruyor, ağaçlar köklerinden sökülüyordu. İnsanlar korku içinde evlerine saklandı.
Ama Lina’nın evi, derenin hemen yanındaydı. Sular yükseliyor, evini yutmakla tehdit ediyordu. Haberi alan Aras, hiç düşünmeden kendini fırtınaya attı.
— Lina! Neredesin? diye bağırdı.
Lina kapının önünde duruyor, çaresizlik içinde titriyordu. Aras ona yaklaştı ve elini tuttu.
— Korkma, ben buradayım. Seni bırakmam!
— Ama evim, hatıralarım… Hepsi suya karışacak!
Aras gözlerinin içine baktı:
— Evin yıkılsa da, hatıraların kalbinde. Seni kaybetmekten başka hiçbir şeyden korkmuyorum.
O anda Lina’nın gözlerinden yaşlar süzüldü. Aras’ın sözleri, fırtınadan daha güçlüydü. Birlikte kasabanın güvenli tepesine çıktılar.
Fırtınadan sonra kasaba toparlanmaya çalıştı. Ancak bu defa, kasabaya gelen bir haber Lina’nın kalbini yaraladı. Aras’ın ailesi başka bir şehre taşınmak istiyordu.
Bir gün Aras, Lina’ya köprüde buluşmalarını istedi.
— Lina… dedi Aras sessizce.
— Söyleme… Gitmek zorunda olduğunu biliyorum.
Aras şaşırdı.
— Nereden anladın?
— Kalbinin gözlerine yansımasından.
Aras derin bir nefes aldı:
— Ben gitmek istemiyorum. Ama ailemin kararına karşı çıkamıyorum.
Lina gözlerini yere indirdi:
— O zaman bana söz ver. Kalbin nereye giderse gitsin, sevgini bana emanet bırak.
Aras ellerini onun ellerine koydu:
— Söz veriyorum. Aşkın gücü bizi mesafelerden de güçlü kılacak.
Aylar geçti. Aras başka bir şehirdeydi, Lina ise kasabada. Ama her gün mektuplaştılar. Mektuplarında özlemi, sevgiyi, umudu paylaştılar.
Bir mektupta Aras şöyle yazmıştı:
“Lina, senin gülüşün olmasa gökyüzü bile bana karanlık gelir. Ama bil ki kalbim, her atışında senin adını fısıldıyor.”
Lina her mektubu okuduğunda kalbinin derinliklerinde Aras’ın sesini duyar gibi oluyordu.
Yıllar sonra, kasabada büyük bir festival düzenlendi. İnsanlar şarkılar söylüyor, dans ediyordu. Lina yalnız başına köprüye yürüdü. Elini köprünün taşlarına koydu ve fısıldadı:
— Aras, keşke şimdi yanında olsaydın.
Tam o sırada bir ses duydu:
— Ben hep buradaydım, Lina. Kalbinin her köşesinde…
Aras karşısındaydı. Yıllar onu değiştirmişti ama gözlerindeki sevgi aynıydı. Lina’nın gözlerinden yaşlar aktı, Aras’ın kollarına koştu.
— Aras, gerçekten sen misin?
— Evet, sözümü tuttum. Geri döndüm, çünkü aşkın gücü beni buraya, sana getirdi.
O gece, yıldızların altında birbirlerine sarıldılar. Kasaba halkı onların aşkını konuştu. Çünkü herkes biliyordu ki, fırtınaları aşan, mesafelere meydan okuyan, zamanla yarışan bir şey vardı: Aşkın gücü.
O günden sonra Lina ve Aras ayrılmadılar. Birlikte yeni bir hayat kurdular, kasabanın köprüsünü de yeniden inşa ettiler. İnsanlar o köprüye “Aşkın Köprüsü” adını verdi.
Ve kim bilir, belki bugün bile birileri o köprüden geçerken içlerinden şunu geçirir:
“Gerçek aşk, kalbin gücüdür. Ve o güç, her masalı gerçeğe dönüştürebilir."