Yıldız Masalı

Mine Kaya 441 Okuma Süresi: 4 dk Çocuk Masalları
Yıldız Masalı

Bir zamanlar, gökyüzünde diğer yıldızlardan çok farklı bir yıldız yaşardı. Adı Luma idi. Luma, en parlak yıldızlardan biri olmasına rağmen çok yalnızdı. Her gece gökyüzünü aydınlatırken içten içe kederle yanardı. Çünkü onun bir hayali vardı: bir gün bir çocukla arkadaş olmak.

Diğer yıldızlar onunla alay ederdi.

"Luma, yeryüzündeki çocuklar seni göremez bile!" derdi Sirius, gökyüzünün en eski yıldızı.

"Yıldızlar çocuklarla arkadaş olmaz, bu gökyüzünün kuralı!" diye eklerdi Altair, kıkırdayarak.

Ama Luma inatçıydı. Her gece yeryüzüne bakar, kimin kendisini görebileceğini düşünürdü. Ta ki bir gece, küçük bir köyde, penceresinden gökyüzüne bakan bir çocuk onu fark edene kadar.

Çocuğun adı Mira idi. Mira, yedi yaşındaydı ve hayal kurmayı çok severdi. O gece uykusu kaçmıştı. Penceresinden dışarı bakarken Luma’yı gördü. Onun diğerlerinden farklı parladığını hemen fark etti.

"Ne güzel bir yıldız... Diğerlerinden daha sıcak bakıyor sanki." dedi Mira kendi kendine.

Luma, Mira’nın gözlerini görünce kalbinin daha hızlı attığını hissetti. Yıldızlar kalp taşımazdı ama Luma taşıyordu.

O an, gökyüzünde küçük bir titreşim oldu. Luma’nın gözünden minik bir ışık damlası süzüldü. Bu bir yıldız gözyaşıydı.

Gözyaşı, yeryüzüne düştü ve Mira’nın bahçesindeki bir çiçeğin yaprağına kondu. Mira, sabah o yaprakta parlayan ışığı görünce çok şaşırdı. Parmağıyla dokundu ve bir anda her şey değişti. Bir anda kendini gökyüzünde, yıldızların arasında buldu!

"Ne... Ne oluyor? Ben uçuyorum! Bu bir rüya mı?" diye bağırdı Mira.

O anda Luma ona yaklaştı.

"Hayır Mira, bu bir rüya değil. Ben seni gördüm. Sen de beni gördün. Artık konuşabiliriz."

"Sen... Sen bir yıldızsın! Ama konuşuyorsun!"

"Evet, ben Luma. Uzun zamandır bir çocukla konuşmayı hayal ediyorum. Ve sen beni fark ettin."

Mira gözlerini parmaklarının ucuna kadar kocaman açtı.

"Bu... Bu inanılmaz! Ama neden bir çocukla konuşmak istiyorsun?"

Luma derin bir iç çekti, etrafında hafifçe parlayan halkalar titreşti.

"Çünkü çocuklar hayal eder. Ve hayal kuran bir yürek, yıldızlara dokunabilir. Yetişkinler bizi sadece ışık sanır. Ama çocuklar, bizi hissedebilir."

Mira Luma’ya yaklaştı ve parlayan ışığını okşar gibi elini uzattı.

"Peki neden üzgünsün Luma? Işığın neden biraz hüzünlü parlıyor?"

"Çünkü ben hep yalnızdım. Diğer yıldızlar benim duygularımı anlamıyor. Onlar sadece parlayıp görevlerini yapıyor. Ama ben, içimde bir sevgi taşıyorum."

Mira'nın gözleri doldu. Küçük kalbi, Luma’nın yalnızlığına çok üzülmüştü.

"Artık yalnız değilsin. Ben buradayım. Hem de gerçek bir arkadaş olarak!"

O anda gökyüzü rengarenk ışıklarla parladı. Diğer yıldızlar şaşkınlıkla olan biteni izliyordu.

"Bakın! Luma bir çocukla konuşuyor!" diye haykırdı Altair.

"Bu... Bu mümkün müydü gerçekten?" dedi Sirius.

Ancak o gece gökyüzünün kuralı değişti. Çünkü bir çocuk ve bir yıldız, kalpten kalbe bağlanmıştı.

Mira o günden sonra her gece Luma’yla konuşmaya başladı. Yıldızlardan hikâyeler dinliyor, galaksilerin sırlarını öğreniyordu. Ama zamanla Mira’nın ailesi onun değiştiğini fark etti.

"Kızım neden her gece pencereye oturuyorsun? Uykunu almazsan hasta olursun." dedi annesi.

"Anne, ben Luma’yla konuşuyorum. O benim arkadaşım!"

"Ah Mira... Bu da yeni hayalin demek."

Mira kimseyi inandıramadı. Ama içten içe üzülüyordu, çünkü ailesi onun gerçek bir yıldızla dost olduğunu bilmiyordu.

Bir gece, Mira Luma’ya sordu:

"Luma, sence ben deli miyim?"

Luma bir süre sustu. Sonra ışığı daha sıcak, daha yumuşak parladı.

"Hayır Mira. Sen dünyadaki en özel kalplerden birine sahipsin. Beni görebilen, beni anlayan ilk çocuksun. Gerçek delilik, yıldızlara hiç bakmamaktır."

Mira gülümsedi ama bir yandan gözyaşları süzüldü.

"Keşke annemler de seni görebilseydi."

O an Luma düşündü. Yıldızlar yeryüzüne düşemezdi, ama bir mucize olabilirdi.

"Mira, sana bir yıldız tozu vereceğim. Bu tozu kalbinin en çok sevdiği kişiye üfle. O zaman o kişi bir kezliğine beni görebilir."

Mira yıldız tozunu ellerinde tuttu ve o gece annesi odasına gelip başucuna oturduğunda, usulca ona üfledi.

Annesi birden pencereden gelen parıltıya döndü ve Luma’yı gördü. Parlayan, gülümseyen o yıldızı...

"Bu... Bu nasıl mümkün olur?"

"Anne, işte Luma bu. Gerçekten var. Gördün mü?"

Annesinin gözlerinden yaşlar süzüldü.

"Senin ne kadar özel olduğunu şimdi anlıyorum Mira. Ne kadar büyülü bir yüreğin var."

O andan itibaren Mira’nın ailesi ona inandı. Luma artık yalnız değildi. Hatta birçok çocuk, rüyalarında onunla tanışmaya başladı.

Zaman geçti. Mira büyüdü. Ama her gece, hala Luma’ya el sallamayı ihmal etmedi.

Ve Luma her seferinde fısıldardı:

"Seni hiç unutmadım Mira. Senin hayalin, beni gerçek yaptı."

Ve çocuklara bir sır verirdi:

Eğer bir gece yıldızlardan biri size göz kırparsa, bilin ki o Luma’dır. Ve belki, siz de onunla konuşabilirsiniz.

Yazıyı Paylaş: