Tombik Ayı Masalı
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanın kenarında, kocaman gövdesi ve yumuşacık tüyleriyle “Tombik Ayı” adında sevimli bir ayı yaşarmış. Onu gören herkes gülümser, çünkü Tombik Ayı’nın gözleri hep parıldar, karnı ise yuvarlak bir davul gibi öne çıkarmış.
Fakat Tombik Ayı’nın bir sıkıntısı varmış: O, diğer hayvanların hızına yetişemezmiş. Arkadaşları koştururken, o hep en arkada kalırmış.
Bir sabah ormanda büyük bir telaş olmuş. Nehir taşmaya başlamış, yavru tavşanlar suyun diğer tarafında mahsur kalmış. Bütün hayvanlar ne yapacaklarını konuşuyorlarmış.
— “Ne yapacağız, yavrular karşıda kaldı!” diye feryat etmiş Tavşan Anne.
— “Ben yüzmeyi denerim, ama su çok hızlı akıyor,” demiş Ceylan.
— “Kanatlarım küçük, hepsini aynı anda taşıyamam,” diye üzülmüş Serçe.
Tombik Ayı bu konuşmaları duyunca derin bir iç çekmiş.
— “Keşke ben de bir işe yarayabilsem…” diye mırıldanmış kendi kendine.
Fakat içindeki ses ona cesaret vermiş:
— “Senin kocaman gövden, güçlü kolların var. Belki de tam zamanı…”
Tombik Ayı ağır adımlarla grubun yanına gelmiş.
— “Ben deneyebilirim,” demiş, biraz çekinerek.
Diğer hayvanlar önce şaşırmış.
— “Ama Tombik, sen çok ağır ve yavaşsın. Su seni sürükler!” diye kaygılanmış Sincap.
— “Olsun,” demiş Tombik Ayı, “en azından denemek zorundayım.”
Herkes sessiz kalmış. Tavşan Anne gözyaşları içinde Tombik Ayı’ya bakmış.
— “Eğer yavrularımı kurtarırsan sana minnettar olurum.”
Tombik Ayı derin bir nefes alıp nehre doğru ilerlemiş. Ayaklarını suya sokunca buz gibi soğukmuş. Kalbi hızlı hızlı atmış ama geri dönmemiş.
— “Dayan Tombik, yapabilirsin,” diye kendi kendine konuşmuş.
Dalgalar kabardıkça kabarmış. Tombik Ayı her adımında biraz daha sarsılmış ama kocaman gövdesi sayesinde yere sağlam basmış. Su beline kadar yükseldiğinde yavru tavşanların korkudan titrediğini görmüş.
— “Korkmayın! Geliyorum!” diye bağırmış Tombik.
Sonunda yavrulara ulaşmış. Onları sırtına almış ve yavaş yavaş geri dönmeye başlamış. Her adımı ağırmış, nefesi daralıyormuş. Ama pes etmemiş.
Nihayet kıyıya vardığında bütün hayvanlar alkışlamış.
— “Yaşasın! Tombik Ayı başardı!” diye sevinçle bağırmış Serçe.
— “Sen bizim kahramanımızsın,” demiş Tavşan Anne gözyaşlarıyla.
Tombik Ayı’nın yüzü kızarmış ama kalbi sıcacık olmuş.
— “Ben sadece elimden geleni yaptım,” diye mütevazı bir şekilde gülümsemiş.
O günden sonra Tombik Ayı, ormanın en sevilen hayvanı olmuş. Yalnızca sevimliliğiyle değil, cesaretiyle de tanınmış. Arkadaşları artık onu “yavaş” diye küçümsememiş, aksine güvenilecek bir dost olarak görmüşler.
Bir akşamüstü güneş batarken, Sincap yanına oturmuş.
— “Tombik, senin kadar cesur biri olduğumu hiç düşünmezdim. Biz hep seni sadece tatlı bir dost sandık, ama aslında koca yürekli bir kahramansın.”
— “Ben kahraman değilim,” demiş Tombik gülerek, “sadece arkadaşlarımı seviyorum. Onlar için yapamayacağım şey yok.”
Hayvanlar Tombik Ayı için büyük bir şenlik düzenlemiş. Çiçeklerle süsledikleri orman meydanında dans etmişler, şarkılar söylemişler. Tavşan yavruları Tombik’in boynuna sarılıp:
— “Teşekkür ederiz Tombik Dayı!” demişler.
Tombik Ayı’nın gözleri dolmuş, kocaman kalbi gururla atmış.
O günden sonra Tombik Ayı hep hatırlanmış: Cesaretin sadece hızlı ya da güçlü olmaktan değil, sevdiklerini korumak için yüreğini ortaya koymaktan geldiğini herkese öğretmiş.
Ve ormanda herkes bilirmiş ki:
Ne kadar tombik olursan ol, kalbin cesur olduğu sürece en büyük kahraman sensin.