Sihirli Doğum Günü Masalı
Bir zamanlar, Renkli Orman’ın kıyısında yaşayan Aras adında bir çocuk vardı. Aras’ın kalbi hem güçlü hem de karmakarışıktı. Bazen öfkelenir, bazen kırar döker, bazen de kimseyi umursamaz gibi davranırdı. Ama içinde iyi bir çocuk olduğunu orman bile fısıldardı; ağaçlar Aras’ın özünde taşıdığı sıcaklığı hissederdi. Sadece… Aras bunu bilmiyordu.
Aras’ın doğum günü yaklaşırken köyde tuhaf şeyler olmaya başladı. Rüzgâr, Aras’ın adını taşıyan notlar getiriyor, nehir kıyısında ışıklar yanıp sönüyor, kuşlar aynı melodiyi tekrarlıyordu. Sanki dünya ona bir şey anlatmaya çalışıyordu.
Bir sabah Aras, evinin kapısının önünde garip bir kutu buldu. Kutunun üzerinde parlak, mavi bir mühür vardı ve üstünde şöyle yazıyordu:
“Bu kutu, kalbinin yönünü bulmana yardım etmek için gönderildi.”
Aras kaşlarını çattı.
— Kim böyle saçma bir şaka yapar ki?
Kutuyu eline aldı. Bir anda mühür kendi kendine ışık saçtı ve pof! diye açıldı. İçinden simsiyah bir sis yükseldi ve sisin içinden şekillenen yaşlı bir adam belirdi.
Adamın gözleri gökyüzünün en derin mavisi gibiydi. Uzun sakalı yere kadar uzanmıştı ve üzerinde parlayan yıldız motifleri vardı.
— Ben Zafiron. Sihirli Renkler Konseyi'nin koruyucusuyum. Doğum günün için geldim Aras.
Aras şaşırdı.
— Benim için mi? Ama… ben sıradan bir çocuğum.
Zafiron gülümsedi.
— Sıradan olduğunu kim söyledi? Senin kalbinde hem karanlık hem de ışık taşıyan çok az çocuk vardır. Üstelik bugün, hayatının en önemli günlerinden biri olacak.
Aras, içten içe hafif bir utanç duydu. Son zamanlarda arkadaşlarını kırmış, komşuların çocuklarına kötü şakalar yapmıştı.
— Ben… pek iyi bir çocuk sayılmam. Neden bana geldin ki?
Zafiron parmağını Aras’ın kalbine doğru uzattı.
— İyilik tohumları herkesin içinde vardır. Önemli olan onları uyandıracak cesareti göstermek. Bugün senin Sihirli Doğum Günün. Eğer kabul edersen, kalbini temizleyecek üç görev seni bekliyor.
Aras tereddüt etti. Ama içindeki merak duygusu ağır bastı.
— Peki… tamam. Görevleri kabul ediyorum.
1. Görev: Kırılan Kalbi Onarmak
Zafiron elindeki asayı salladı ve bir anda Aras kendini Orman Gölü’nün kıyısında buldu. Su kıpır kıpırdı ve yüzeyde bir yansıma belirdi: Aras’ın daha küçükken kırdığı oyuncaklarının görüntüleri… Sonra arkadaşlarıyla kavga ettiği anlar… Sonra annesinin üzgün yüzü…
— Bu da ne böyle?
Zafiron’un sesi gölün içinden yankılandı.
— Bu, kırdığın kalplerin sesi. Onları tamir etmek için birini seçmelisin.
Aras, en çok üzdüğü kişiyi düşündü: En yakın arkadaşı Emir. Bir gün sadece oyunda yenildi diye Emir’in topunu nehre atmıştı.
Aras utandı.
— Emir’e gitmek istiyorum.
Bir anda kendini Emir’in evinin önünde buldu. Kapıyı tıklattı. Emir kapıyı açınca şaşırdı.
— Aras? Sen niye geldin?
Aras derin bir nefes aldı.
— Ben… özür dilemeye geldim. O gün topunu nehre atmam çok yanlıştı. Kırıldığını biliyorum. Gerçekten pişmanım.
Emir gözlerini kocaman açtı.
— Sen… özür mü diledin?
Aras başını salladı.
— Evet. Çünkü sana haksızlık ettim.
Emir biraz düşündü ve gülümsedi.
— Ben de seni affediyorum. Hadi gel, yeni topumu göstereyim!
Gökyüzünde bir ışık parladı. İlk görev başarıyla tamamlanmıştı.
2. Görev: Karanlığa Işık Olmak
Zafiron tekrar belirdi.
— Şimdi ikinci görev. Bu görevde başka birine yardım edeceksin, ama yardımı kimin istediğini sen bulacaksın.
Aras kendini bir anda karanlık bir mağaranın girişinde buldu. İçeriden hıçkırık sesi geliyordu.
Aras ürperdi ama ilerledi. Mağaranın içinde, minik bir peri köşeye sinmiş ağlıyordu.
— Hey… iyi misin?
Peri irkildi.
— Karanlık büyü beni hapsediyor… kanatlarım parlamıyor… çıkamıyorum…
Aras diz çöktü.
— Ben sana yardım ederim.
Birden etrafı siyah duman sardı. İçinden tiz bir ses yükseldi:
— Kimse bu mağaradan kurtulamaz!
Aras korktu ama geri çekilmedi.
— O periye zarar veremezsin!
Elleri titrerken kalbinden bir sıcaklık yükseldi. Bu sıcaklık ellerine aktı ve avuçlarından altın ışıklar saçıldı. Işık karanlığı deldi. Gölge kaçtı. Perinin kanatları parladı.
Peri uçarken gülümsedi.
— Teşekkür ederim Aras! Senin kalbin… gerçekten ışık taşıyor.
Bir ışık daha belirdi. İkinci görev tamamlanmıştı.
3. Görev: Kendi Karanlığıyla Yüzleşmek
Zafiron bu kez daha ciddi bir ifadeyle ortaya çıktı.
— Son görev en zoru. Bu kez başkası değil… kendi karanlığınla yüzleşeceksin.
Aras bir anda karanlık bir alanda yalnız kaldı. Karşısında sisin içinden kendi kopyası çıktı. Ama bu kopya kötü görünüyordu; gözleri öfkeli, dudakları gergindi.
— Ben senim Aras. Öfken, kırgınlığın, sabrın tükenişi… Beni yenemezsin.
Aras yutkundu.
— Ben… artık böyle olmak istemiyorum.
Karanlık Aras kahkaha attı.
— İnsanlar seni üzüyor! Kızmakta haklısın!
Aras gözlerini kapattı.
— Belki haklıyım… ama iyi olmak daha güzel.
— Sen iyi bir çocuk değilsin!
— Artık olacağım!
Aras karanlık kopyasına doğru yürüdü. Kollarını açtı.
— Seni reddetmiyorum. Çünkü sen de benim bir parçam ama artık seni kontrol etmesine izin vermeyeceğim.
Karanlık Aras’ın bedenini saran siyah duman yavaşça dağıldı. Onun yerine ışık dolu küçük bir çocuk belirdi.
— Teşekkür ederim… beni özgür bıraktın.
Ve kayboldu.
Gökyüzünde dev bir ışık patladı. Üç görev tamamlanmıştı.
Aras tekrar evinin önünde Zafiron’la birlikte belirdi.
Zafiron gülümsedi.
— Artık Sihirli Doğum Günü’n tamamlandı. Sen yeni bir Aras’sın. İçindeki iyilik ışığını uyandırdın.
Aras’ın gözleri parladı.
— Artık kimseyi kırmak istemiyorum. Daha cesur, daha iyi biri olacağım.
— Bunu söylemen bile kalbinin değiştiğini gösteriyor. Unutma Aras… gerçek güç, kalbini yönetebilmekte saklıdır.
Zafiron asasıyla yere hafifçe vurdu. Gökyüzünde rengârenk havai fişekler patladı.
Aras masal içindeki en gerçek gülümsemeyi o an hissetti.
Ve o günden sonra Aras gerçekten değişti. Kötü şakalar yerine yardımlar yaptı. Kızmak yerine konuşmayı seçti. Karnında uçuşan o sıcak duygu artık onu yönlendiriyordu.
Doğum günü sadece bir kutlama değil; bir dönüşüm anı olmuştu onun için. Çünkü bazen insanın kalbinde saklanan sihir, doğru günde doğru şekilde uyanır…
Ve Aras’ın sihri uyandı.