Pijamaskeliler Masalı
Gecenin kadife karanlığı şehrin üzerine yavaşça çökerken, sokak lambaları birer birer yanıyor, gökdelenlerin camları yıldız gibi parlıyordu. Bu gecenin diğer gecelerden farkı vardı; hava tuhaf bir heyecan taşıyordu. Sanki şehrin kalbi biraz daha hızlı atıyor, binaların tepelerinde görünmez bir rüzgâr titriyordu.
Gece boyunca herkesi bekleyen bir sır vardı. Ve bu sırrı çözebilecek tek grup belliydi: Pijamaskeliler.
Connor odasında oturmuş pencereden dışarıyı izliyordu. Gökyüzünde alışılmadık biçimde yanıp sönen kırmızımsı bir ışık beliriyordu. Sanki bir şey şehir üzerinde dolaşıyordu.
— “Bu ışık… normal değil. Kesinlikle bir şey oluyor.” dedi kendi kendine.
Tam o sırada Amaya’nın görüntülü araması açıldı.
— “Connor! Hissediyor musun? Şehirde tuhaf bir enerji var!”
— “Evet! Yanıp sönen kırmızı bir ışık var. Bu işte bir iş var, hemen toplanalım!”
Bir saniye sonra Greg’in sesi de duyuldu.
— “Arkadaşlar… gökdelenlerin üstünde garip bir titreşim hissediyorum. Sanki şehir nefes alıp veriyor gibi.”
Üçü de aynı anda ayağa kalktı. O tanıdık cesaret duygusu içlerini doldurdu.
Pijamaskeliler Göreve!
Connor mavi ışıkla kaplandı; Kedi Çocuk ortaya çıktı.
Amaya kıpkırmızı bir enerjiyle sarıldı; Baykuş Kız havalandı.
Greg ise zümrüt bir ışıkla göz kamaştırdı; Kertenkele güçlü bir şekilde doğruldu.
Geceye adım attıklarında şehrin çatılarındaki rüzgâr yüzlerine vurdu. Altlarında trafik ışıkları yanıp sönüyor, uzaktaki gökdelenlerin tepelerinde mavi kırmızı ışıklar dans ediyordu.
Kedi Çocuk ilk konuşan oldu:
— “Arkadaşlar, bu ışık kuzey tarafındaki MegaKule’den geliyor. Hemen oraya!”
Baykuş Kız kanatlarını açıp havalandı.
— “Hissettiğim enerji çok hızlı yayılıyor. Birisi tüm şehri kontrol etmeye çalışıyor olabilir!”
Kertenkele güçlü bir sıçrayışla onlara eşlik etti.
— “Bu kesin Romeo’nun işi!”
— “Belki de gecenin başka bir sürprizi vardır.” dedi Baykuş Kız, içindeki tuhaf huzursuzlukla.
MegaKule’nin tepesine vardıklarında manzara şaşırtıcıydı. Gökdelenin üzerinde devasa bir metal cihaz duruyordu. Çevresinde mavi ve kırmızı enerji halkaları dönüyordu. Bir de… gölge.
O gölge, şehrin ışıklarını çalan bir sessizlik gibi duruyordu.
Bir anda tanıdık bir kahkaha yankılandı.
— “Hehehe! Pijamaskeliler! Kaybolmaya hazır mısınız?”
Romeo ortaya çıktı, elinde parlak bir kumanda vardı.
— “Bu cihazla şehrin tüm ışıklarını kontrol edeceğim! Işıklar benim olacak! Her reklam panosu, her sokak lambası, her lazer gösterisi!”
Kedi Çocuk yumruklarını sıktı.
— “Romeo! Şehri karanlığa boğamazsın!”
Romeo sırıtıp düğmeye bastı. Kırmızı halka hızla genişledi. Şehrin bazı bölgeleri bir anda titredi, ışıklar sönmeye başladı.
Baykuş Kız hemen harekete geçti.
— “Kedi Çocuk! Kertenkele! Cihazın üstüne çıkmam gerek! Enerji kaynağını bulacağım!”
Kedi Çocuk başıyla onayladı.
— “Hızlı davranın! Romeo neler yapabileceğini gösterdi bile!”
Kertenkele dev bir sıçrayışla cihazın yan tarafına tutundu.
— “Buradaki kablolar çok güçlü. Bunları koparmak kolay değil!”
Baykuş Kız yukarı doğru süzüldü, ancak kırmızı enerji halkası aniden hızlanınca dengesini kaybetti.
— “Dikkat et Baykuş Kız!” diye bağırdı Kedi Çocuk.
Ama o sırada…
Romeo birden kumandayı Kedi Çocuk’a doğrulttu.
— “Şimdi sıra sende, hızlı çocuk! Seni yavaşlatan bir lazerim var!”
Lazer mavi bir ışık yaydı ve Kedi Çocuk’un hareketlerini ağırlaştırdı.
— “Bu… bu… çok ağır!” diye inledi Kedi Çocuk.
Kertenkele bunu görünce öfkeyle bağırdı.
— “Arkadaşımı rahatsız etmeyi kes Romeo!”
Tüm gücünü kullandı, cihazın yanındaki büyük metal paneli kaldırıp fırlattı.
— “Kertenkele Süper Gücü!”
Panel kırılıp savruldu ve cihazın bazı bölümleri sarsıldı.
Romeo şaşkınlıkla bağırdı:
— “Hayır! Hayır! Bu böyle olmamalıydı!”
Baykuş Kız fırsatı gördü.
— “Tam zamanı!”
Havada dönerek enerji halkasının içine daldı, merkezde gizlenen küçük enerji küresini yakaladı. Küre titriyordu; içine alınmış bir ışık saklı gibiydi.
— “Bunu yere indirirsem şehir ışıklarına tekrar kavuşacak!”
Kedi Çocuk yavaşmış olmasına rağmen ona bağırdı:
— “Baykuş Kız! Sana güveniyoruz!”
Baykuş Kız süzüldü, cihazın dışına çıktı, küreyi yüksekçe bir havalandırma ünitesine bıraktı ve…
Küre çatladı. İçinden altın rengi bir ışık yayıldı.
Bu ışık şehre doğru dalga dalga yayıldı. Sokak lambaları yeniden açıldı, reklam ekranları canlandı, camlardaki ışıklar birer birer geri geldi.
Romeo öfkeyle zıpladı:
— “Bunu nasıl yaptınız? Şehrin tüm güzelliklerini ben kontrol edecektim!”
Kertenkele gülümsedi.
— “Güzellik kontrol edilmez Romeo. Paylaşılır.”
Baykuş Kız ona destek verdi.
— “Ve ışık herkes için parlar.”
Kedi Çocuk ağır hareketlerine rağmen kararlı bir duruşla adım attı.
— “Şimdi evine dönme vakti Romeo. Şehri karanlığa boğamazsın.”
Romeo dişlerini sıktı.
— “Bu daha bitmedi Pijamaskeliler!”
Robotik sırt roketini çalıştırdı ve gecenin içinden uzaklaştı.
Cihaz tamamen sustuğunda şehir tekrar nefes aldı. Rüzgâr bile daha hafif esiyordu. Pijamaskeliler gökdelenin tepesinde birbirlerine bakıp gülümsediler.
Kedi Çocuk derin bir nefes aldı.
— “Bir ara gerçekten zor anlar yaşadım… ama birlikte olunca hiçbir şey bizi durduramaz.”
Baykuş Kız ona sevgiyle dokundu.
— “Ekip ruhu her zaman kazanır.”
Kertenkele gururla ekledi.
— “Ve şehri tekrar ışığına kavuşturduk!”
Gökyüzünde ay bulutların arasından çıktı, şehrin camlarına yansıdı ve geceyi gümüş rengine boyadı.
— “Pijamaskeliler… Göreve!” diye hep birlikte bağırdılar.
Sonra yavaşça şehrin çatılarından aşağı doğru inmeye başladılar. Gecenin içinde, güven dolu bir sessizlik eşlik ediyordu.
Bir çocuk odasında yanan küçük gece lambasından tutun da şehrin merkezindeki dev ekranlara kadar her ışık yeniden parlarken, üç kahramanın içi huzurla doldu.
Çünkü o gece, şehir için sadece ışıklar değil; umut da yeniden doğmuştu.
Ve bu umut, yeni maceraların kapısını aralıyordu.