Oyuncak Ayıcık Masalı

Mine Kaya 376 Okuma Süresi: 4 dk Çocuk Masalları
Oyuncak Ayıcık Masalı

Bir zamanlar, küçük bir kasabanın en sessiz köşesinde, Lavanta Sokağı’nda renkli bir oyuncak dükkânı vardı. Dükkânın sahibi yaşlı ve güleryüzlü bir adamdı: Bay Mırmır. Raflarında her çeşit oyuncak bulunurdu ama içlerinde biri bambaşkaydı: sevimli, kahverengi bir oyuncak ayıcık.

Ayıcığın adı Tobi’ydi.

Tobi diğer oyuncaklardan farklıydı. Kalbinin içinde minik bir ışık vardı. Bu ışık yalnızca bir çocuk onu gerçekten severse yanardı. Ama Tobi bunu bilmiyordu.

Tobi, rafın en üstünde, pencereye yakın yerde yıllardır duruyordu. Her gün camdan dışarı bakar, oynayan çocukları izlerdi.

Bir sabah, dükkânın kapısı çaldı. Zil “çınnng!” diye çaldığında Tobi içten içe heyecanlandı. Belki bu sefer onu bir çocuk seçecekti…

“Günaydın Bay Mırmır!” diye cıvıldadı ince bir ses.

Dükkâna giren, büyük gözlü, kıvırcık saçlı bir kız çocuğuydu. Adı Elif’ti.

“Günaydın Elif’ciğim! Bugün neye bakacaksın bakalım?”

“Aslında… Sadece biraz bakmak istedim. Ama… Belki bir arkadaş bulurum diye düşündüm,” dedi Elif mahcupça.

Bay Mırmır, başıyla onayladı ve onu rafların arasında yalnız bıraktı. Elif tüm oyuncaklara tek tek baktı. Ancak hiçbirine kalbi ısınmadı. Ta ki gözleri yukarıdaki o kahverengi ayıcığa değene kadar.

“O da ne? Ne tatlı…”

Bay Mırmır merakla baktı.

“Ah, o mu? O bizim Tobi. Yıllardır kimse almadı onu. Ama hâlâ yepyeni. Sanki bekliyor birini.”

“İzin verir misiniz, ona biraz yaklaşabilir miyim?”

Bay Mırmır merdiveni uzattı. Elif dikkatlice yukarı tırmandı ve Tobi’yi eline aldı. Tobi’nin kalbinde bir sıcaklık hissedildi. İlk defa biri ona bu kadar dikkatle bakıyordu.

“Merhaba Tobi. Ben Elif. Arkadaş olabilir miyiz?”

Ve işte o anda, Tobi’nin kalbinde küçük ışık cızırdayarak yandı. Gözle görülmeyecek kadar zayıf bir ışık ama umut doluydu.

O gece Tobi, ilk defa bir evin içinde uyudu. Elif’in yatağının yanında, başucundaki yumuşacık yastıkta yatıyordu. Elif uykuya dalmadan önce fısıldadı:

“Tobi, biliyor musun? Annemle babam çok kavga ediyor. Bazen içim çok ağrıyor. Ama artık sen varsın.”

Tobi bunu duyduğunda kalbinin içindeki ışık biraz daha parladı. Ama hâlâ çok zayıftı. O, bir oyuncaktı. Konuşamıyor, hareket edemiyordu. Ama Elif’in gözyaşı yanağına düştüğünde, kalbinde bir şeyler kıpırdadı.

Ertesi sabah Elif uyandığında Tobi’yi sımsıkı kucakladı.

“Rüya gördüm. Sen konuştun. Bana ‘korkma’ dedin.”

Tobi cevap veremedi ama kalbi sanki gülümsüyordu.

Günler geçtikçe Elif ve Tobi ayrılmaz oldular. Tobi, Elif’in okula giderken cebinde, ders çalışırken masasındaydı. Elif’in içi her sıkıldığında ona sarılırdı.

Bir akşam, Elif hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Annesi evi terk etmişti.

“Tobi… Annem gitti… Neden herkes gidiyor?”

Ayıcık hareketsizdi. Ama kalbi ışıldıyordu. O kadar yoğun bir sevgi hissediyordu ki, küçük bedeninde taşıyamayacak gibiydi. Elif’in gözyaşları, Tobi’nin burnuna damlıyordu.

O anda bir mucize oldu.

Tobi gözlerini hafifçe araladı.

“Elif…”

Kızcağız bir anda doğruldu. Gözlerini ovuşturdu.

“Ne… Ne dedin?”

Tobi’nin sesi çok hafifti, fısıltı gibiydi ama gerçekteydi.

“Senin kalbin çok güçlü, Elif. Yalnız değilsin.”

“T-Tobi! Sen… Sen konuştun!”

“Senin sevgin beni uyandırdı. Kalbindeki iyilik, karanlığı aydınlatıyor.”

Elif, şaşkınlıktan donup kalmıştı. Ama içini derin bir sıcaklık kapladı. Korkusu azalmıştı. Tobi’nin gözleri sevecendi.

“Bazen insanlar korkar, Elif. Anneler, babalar, hepsi… Ama bu senin sevgi dolu kalbini değiştirmez.”

O günden sonra Tobi geceleri Elif’le fısıltılarla konuşmaya başladı. Ona umut veren hikâyeler anlattı, korkularını hafifletti. Gündüzleri yine oyuncak gibi hareketsizdi ama geceleri can buluyordu.

Aylar geçti. Elif büyüdü, güçlendi. Annesi bir gün geri döndü. Ailesi yeniden birleşti. Elif, Tobi’ye döndü bir akşam:

“Her şey yoluna girdi, Tobi. Ama sana bir şey soracağım… Sen artık hep konuşabilecek misin?”

Tobi başını salladı.

“Hayır. Bu, sadece senin ihtiyacın oldukça mümkün. Işık kalbinde olduğunda… benim de kalbim parlar.”

“Yani… seni başka çocuklar da duyabilir mi?”

“Eğer kalpleri seninki kadar sevgiyle doluysa… evet.”

Yıllar sonra Elif, artık genç bir kadındı. Tobi hâlâ onun odasındaydı ama konuşmaz olmuştu. Sadece bir oyuncak gibi görünüyordu.

Ama bir gün Elif, komşusunun küçük kızı Mina’yı ağlarken buldu. Oyuncağını kaybetmişti, annesi de iş için uzaklara gitmişti.

Elif ona gülümsedi ve eski bir kutuyu çıkardı. Kutunun içinden kahverengi ayıcığı uzattı.

“Bu, sana yardım edebilir. Onun adı Tobi.”

Mina, Tobi’yi sıkıca kucakladı. Gözleri doldu.

O gece Tobi, yeniden gözlerini araladı.

“Merhaba Mina. Ben Tobi.”

Ve böylece, Tobi’nin kalbindeki ışık başka bir kalbe aktı. Çünkü sevgi, ne kadar paylaşırsan o kadar çoğalır.

Tobi artık sadece bir oyuncak değildi.

O, kalbinin sesini duyan herkesin arkadaşıydı.

Yazıyı Paylaş: