Bluey Masalı

Mine Kaya 277 Okuma Süresi: 6 dk Çocuk Masalları
Bluey Masalı

Morningdale Parkı’nda güneş daha yeni uyanmıştı. Kuşların yuvarlanan notalar gibi dağılan sesleri, çimenlerin üzerine işleyen çiğ damlacıklarıyla yarışıyordu. İşte tam bu tablonun içinde Bluey, yüzünde hem merak hem heyecan karışımı bir ifadeyle bir aşağı bir yukarı koşturuyordu. Bugün sıradan bir gün değildi. Bugün, Bluey kendisine bile açıklayamadığı bir hisle uyanmıştı; içinden bir melodi yükseliyor, ama melodinin sonunu bir türlü bulamıyordu.

Bluey’nin ailesi kahvaltı hazırlığıyla meşguldü. Evdeki kokular, taze pankek, çilek reçeli ve sıcak çayın buharıyla karışıyordu. Bluey bir an mutfak kapısından içeri sarktı.

Anne! Bugün çok tuhaf bir rüya gördüm! Bir melodi vardı ama sonunu duyamadım. Sanki biri beni çağırıyordu!

Chilli gülümseyerek döndü.

Tatlım, bazen rüyalar bize macera işaret eder. Bazen de sadece pankek yememiz gerektiğini söyler. Hangisi olduğunu gün içinde anlarsın.

Bandit, elindeki tavanın içindeki pankekleri çevirdi.

Bluey, melodiyi biraz söylemeyi dener misin? Belki biz tanırız.

Bluey gözlerini kıstı, derin bir nefes aldı ve melodiyi mırıldanmaya çalıştı. Ancak bir yerden sonra ses boğuldu, sanki görünmez bir duvar notaları durdurdu.

İşte böyle… Sonu yok gibi! Çok sinir bozucu bir duygu.

Chilli yumuşak bir sesle konuştu:

Belki de o melodinin sonunu bulman gerekiyordur.

Bu sözler Bluey’nin omuzlarında kıvılcımlar yaktı. Macera başlıyordu.

Bluey, kahvaltıdan sonra Bingo’yu da yanına alıp parkın yolunu tuttu. Bingo her zamanki gibi neşeli ve meraklıydı.

Bluey! Sence melodinin kaynağı büyülü bir şey olabilir mi? Belki de gizli bir müzik kutusu vardır!

Bilmiyorum Bingo, ama bulacağız. İçimde öyle bir his var ki… sanki bu melodi bizi bir yere çağırıyor.

Parkın içinde dolaşırken bir anda hafif bir esinti geçti. Rüzgârın içinden melodinin ilk kısmı duyuldu. Bluey hemen döndü.

Duydun mu Bingo!? Rüzgâr bile aynı kısmı çalıyor!

Evet! Bu işte bir sihir var!

İki kardeş, melodinin izini sürerek parkın arkasındaki eski ahşap oyun kulübesine ulaştı. Bu kulübe yıllar önce çocuklar tarafından yapılmış, ama artık kimse kullanmıyordu. Kapısı yarı açıktı ve içeriden soluk bir ışık sızıyordu.

Bluey içeri doğru eğildi.

Melodi buradan geliyor… Eminim.

Bingo biraz tereddüt etti ama Bluey’nin arkasından içeri girdi.

Kulübenin içinde eski oyuncaklar, tozlu raflar ve bir köşede küçük bir sandık vardı. Sandığın üzerinde zarif, mavi bir nota işareti bulunuyordu.

Bluey! Sandıkta nota var! Belki de buradadır!

Bluey heyecanla sandığı açtı ama içi boştu.

Boş… Ama neden boş bir sandıktan melodi geliyor ki?

Tam o anda kulübenin arka duvarındaki delikten hafif bir ışık vurdu. İki kardeş merakla o ışığın geldiği yöne ilerledi ve kulübenin arkasındaki çalılıkların içinden ilerleyerek küçük bir dere kenarına ulaştılar.

Orada, suyun üstünde yavaşça süzülen mavi bir tüy parladı. Tüy, sanki canlıymış gibi melodinin tam Bluey’de takılıp kalan kısmını fısıldadı.

Bingo… Bu tüy… konuşabiliyor gibi!

Bence bizi bir yere götürmek istiyor!

Tüy hafifçe kıvrıldı ve dere boyunca ilerlemeye başladı. Bluey ve Bingo hemen peşine düştü.

Tüyün izini takip ederek küçük bir tepeciğe ulaştılar. Tepede dev bir okaliptüs ağacı yükseliyordu. Ağacın gövdesine yakın bir bölümde yuvarlak bir delik vardı; içeriden sıcak bir ışık ve yarım kalmış melodinin notaları geliyordu.

Bluey yavaşça içeri baktı.

İçeride, ince uzun bacaklı, pofuduk tüyleri olan esrarengiz bir yaratık melodiyi mırıldanıyordu… ama yaratık da melodiyi tamamlayamıyordu.

Merhaba… ben Bluey. Melodini duyduk. Ama... sen de mi tamamlayamıyorsun?

Yaratık hafifçe başını kaldırdı. Gözleri su damlası gibi parlıyordu.

Benim adım Luma. Ben rüzgârın melodilerini tasarlarım. Ama bu melodi… yarım kaldı. Çünkü son notasını kaybettim.

Bluey derin bir nefes aldı.

Biz yardım edebiliriz! Ben melodiyi rüyamda duydum ama bitmedi. Belki de bu bir işarettir.

Luma umutlanan bir sesle konuştu:

Son notayı bulabilirseniz… melodi tamamlanır ve rüzgâr tekrar özgürce esebilir. Yoksa rüzgârın neşesi kaybolacak.

Bingo heyecanla ileri atıldı.

Neredeyse dedektiflik yapıyoruz Bluey! Süper bir macera bu!

Bluey gülümsedi.

O zaman bulalım. Son nota nerede olabilir?

Luma düşündü.

Rüzgâr dün çok hızlıydı. Nota, Melodi Çayırı’na uçmuş olabilir. Orası biraz uzak ama birlikte giderseniz bulursunuz.

Bluey ve Bingo, Luma’nın yönlendirdiği yollardan geçerek Melodi Çayırı’na ulaştı. Çayır, hafif titreşen çiçekler, rüzgârla uyum içinde dans eden otlarla doluydu. Çimenlerin arasından minik sesler yükseliyordu.

Bingo… burası büyülü gibi!

Evet! Ama nota nerede olabilir ki? Bu kadar geniş bir yerde nasıl bulacağız?

Tam o sırada çayırın ortasında bir ışık noktası belirdi. Işık, sanki Bluey’ye bakıyormuş gibi hafifçe titredi.

Bluey yaklaşınca ışık noktası hızla hareket edip başka bir yere sıçradı.

Sanırım bizimle oyun oynuyor.

Bingo kıkırdadı.

Oyun oynamayı seviyoruz ki!

İkili ışığı takip etmeye başladı. Işık bazen çiçeklerin arasında gizleniyor, bazen tepelerin üzerinden yuvarlanıyor, bazen de küçük bir bulut gibi havada süzülüyordu.

Sonunda ışık yavaşlayarak durdu. Bluey yaklaşınca ışığın içinde minik, parlak mavi bir nota işareti belirginleşti.

Son nota… İşte buradasın!

Bingo ellerini çırptı.

Bluey! Melodi tamam! Hadi götürelim!

Tam o anda çayırın rüzgârı biraz sertleşti ve bir fısıltı duyuldu.

Notayı alabilirsiniz ama… önce kalbinizle bir karar vermelisiniz.

Bluey şaşkınlıkla etrafına bakındı.

Ne kararı?

Rüzgâr cevap verdi:

Melodiyi tamamlamak, rüzgârın özgürlüğünü geri getirir. Ama son notayı şimdi bırakırsanız, melodiyi hiç duymadan Luma’ya teslim etmiş olursunuz. Yani… önce sizin için özel bir anlam kazanmayabilir.

Bluey derin bir iç çekti.

Ama mesele bizim özel bir şey duymamız değil. Luma’nın melodiyi tamamlaması gerek. Bu melodi rüzgârın mutluluğu için. Bizim görevimiz ona yardım etmek.

Rüzgâr bir anda yumuşadı.

Cevabını kalbinle verdin Bluey. Nota artık sizinle gelmeye hazır.

Mavi nota yavaşça Bluey’nin önüne indi.

Bluey ve Bingo, notayı alıp geri döndüler. Okaliptüs ağacının içindeki Luma, onları görünce heyecandan parladı.

Başardınız mı? Son notayı buldunuz mu?

Bluey mavi notayı uzattı.

İşte burada. Melodinin son parçası.

Luma notaya dokununca melodinin kayıp bölümü göz kamaştırıcı bir ışıkla tamamlandı. O an tüm ağaç, tüm çayır, tüm rüzgâr aynı anda nefes almış gibi hissedildi.

Bu… harika! Melodi tamamlandı!

Melodi yükselmeye başladı. Rüzgâr notayı taşıdı, ağaçların yaprakları ritme uyarak hışırdadı, çiçekler rengini parlattı. Bluey’nin kalbi tarifsiz bir mutlulukla doldu.

Luma duygulu bir sesle konuştu:

İkinize minnettarım. Cesaretiniz ve iyiliğiniz rüzgârın müziğini geri getirdi.

Bingo gururla gülümsedi.

Biz macerayı severiz! Ama en güzeli… birlikte yapmak.

Bluey Bingo’ya sarıldı.

Evet Bingo… birlikte olduğumuz sürece hiçbir melodi yarım kalmaz.

Rüzgâr melodiyi taşıyarak uzaklara giderken, Bluey içindeki duyguya bir isim koydu: Tamamlanmışlık.

Bir melodinin son notasını bulmuşlardı ama aslında buldukları şey dayanışmanın, merakın ve cesaretin sesi olmuştu.

Ve o gün, Breezeville’de esen her rüzgâr, çocukların kulaklarına fısıldadı:

“Melodi tamamlandı.”

Yazıyı Paylaş: