Akıl Ormanı ve Işıklı Yapboz Masalı
Uzak bir diyarın tam ortasında, sisli tepelerin arkasında saklanan Akıl Ormanı adında bir yer vardı. Bu ormanın ağaçları normal değildi; yaprakları hafifçe titreştiğinde matematiksel desenler çıkar, rüzgâr estiğinde dil biliminin melodilerini fısıldardı. Çocukların merakını bilen bu orman, yalnızca keşfetmek isteyen kalplere kapılarını aralardı.
Bu ormana girme cesaretine sahip küçük bir çocuk vardı: Miro. On yaşındaydı ve çözmekten en çok zevk aldığı şey bilmecelerdi. Günün birinde, odasında bulduğu eski bir harita onu Akıl Ormanı’nın kapısına getirmişti.
Miro içeri adım attığında, ağaçların arasından parlayan küçük bir yaratık belirdi. Gövdesi bir ateşböceği gibi ışıldıyor, gözleri yıldız parçaları gibi parlıyordu. Adı Luma idi.
— Hoş geldin Miro!
— Sen… konuşuyor musun?
— Bu ormanda herkes konuşur. Ağaçlar bile. Ama en önemlisi, buraya bir sınav için geldiğini biliyorum.
Miro şaşırdı.
— Ne sınavı?
— Akıl Ormanı’nın sırrını çözme sınavı. Aradığın “Işıklı Yapboz”un parçaları bu ormana dağılmış durumda. Hepsini toplarsan büyük bir gerçeği öğreneceksin.
Miro’nun merakı alevlendi.
— Peki nereden başlayacağız?
— Takip et beni! dedi Luma ve gökyüzündeki bir kıvılcım gibi hızla ilerledi.
1. Bölüm: Mantık Nehrinin Sorusu
Luma Miro’yu parlak bir nehrin yanına getirdi. Su değil, sanki ışığın kendisi akıyordu.
— Bu nehirden geçmeden ilk parçayı alamazsın. Sorusu var.
Nehir konuştu:
— “Üç kardeş aynı saatte bir koşuya başlar. Birinin hızı diğerinin iki katı, öbürünün hızı üç katı. Hepsi birer tur attığında kimin kaç tur attığını bul.”
Miro düşündü. Matematik melodisi kafasında tınlamaya başladı.
— En yavaşı bir tur attığında, ikincisi iki tur, üçüncüsü üç tur atmış olur!
Nehir parladı.
— Doğru cevap. Cesaret ve mantık bir arada olunca ışık açılır.
Sudan bir köprü oluştu, Miro karşıya geçti. Luma gururla süzüldü.
— İlk parçayı hak ettin!
Altın rengi üçgen biçiminde bir parça Miro’nun avcuna indi.
2. Bölüm: Hafıza Ağacının Sınavı
Ormanın derininde, dalları yukarıdan aşağıya renkli bir hafıza şeridi gibi inen dev bir ağaç duruyordu. Ağaç konuştu:
— “Hoş geldin Miro. Benden bir parça alman için 10 saniyede gördüklerini hatırlamalısın.”
Dallar hızla yanıp söndü: Ay, kuş, kitap, çiçek, üçgen, göz, saat.
Luma fısıldadı:
— Hazır mısın?
— Hazırım! Saat, kuş, kitap, göz, çiçek, üçgen, ay!
Ağaç sarsıldı.
— Harika hatırladın. Zekâ yalnızca düşünmek değil; hatırlamaktan da geçer.
İkinci yapboz parçası Miro’nun önüne düştü: Yeşil bir kare.
3. Bölüm: Duygu Labirentinde Kaybolmak
Duygularla zekâ birbirine bağlı olduğundan, Akıl Ormanı’nın en önemli bölümü Duygu Labirenti idi. İçeri adım atınca yollar bir anda sisle kaplandı. Luma'nın sesi yankılandı:
— Bu bölümde duygularını tanıman gerekiyor. Yoksa çıkışı bulamazsın!
Miro’nun önünde üç kapı belirdi: “Korku”, “Hüzün”, “Cesaret”.
Bir an düşündü.
— Beni ilerletecek duygu cesaret olacaktır.
Kapıyı açtı ama karşısında üzgün bir gölgeyle karşılaştı. Gölge Miro’ya baktı:
— Korktuğunu biliyorum Miro. Bana adım atarsan çıkışa ulaşacaksın.
— Ama sen hüzünsün…
— Hüzün bazen bir rehberdir. Önemli olan onu anlamak.
Miro yaklaştı. Gölge hafifçe dağıldı ve parlak bir ışığa dönüştü.
— Duygularını anlamayı bildiğin için üçüncü parçayı kazandın.
Kırmızı bir daire Miro’nun yanına düştü.
Luma heyecanla döndü:
— Son parçaya gidiyoruz!
4. Bölüm: Bilge Sfenks ve Zihin Oyunu
Dördüncü parçanın olduğu yere geldiklerinde dev bir taş yaratık göründü: Bilge Sfenks.
Sfenks yavaşça konuştu:
— “Son parçayı almak için büyük bilmecemi çöz.”
— Hazırım! dedi Miro.
Sfenks devam etti:
— “Ben her yerdeyim ama görünmem. Var olduğumu düşünmezsen yok olurum. Ne olduğumu bul.”
Miro düşündü, nefesi hızlandı. Luma heyecanla bekliyordu.
Birden Miro’nun gözleri büyüdü.
— Düşünce! Sen düşüncesin!
Sfenks gülümsedi.
— Zekânın ışığı görünmez olanı görmeni sağladı. Parça senindir.
Son parça mor bir altıgendir. Miro artık dört parçayı da toplamıştı.
5. Bölüm: Işıklı Yapbozun Uyanışı
Luma Miro’yu ormanın merkezine götürdü. Yuvarlak bir taş sunak vardı.
— Parçaları yerleştir. Gerçeği görmeye hazır ol.
Miro parçaları sırayla dizdi: üçgen, kare, daire, altıgen…
Taş bir anda ışıkla patladı. Gökyüzüne çizgiler yayıldı ve harfler belirdi:
“Zekâ, merak ve duygular bir araya geldiğinde büyür.”
Miro derin bir nefes aldı.
— Demek gerçek bu… Tek bir şey değilmiş.
Luma başını salladı.
— Akıllı olmak sadece bilmek değil, hissetmek, merak etmek, denemek, yanılmak ve tekrar denemektir. Bu yapboz da bunu öğretir.
Miro’nun içi ısındı.
— Bu yolculuk beni değiştirdi.
— Değişim zeka denen ışığın ta kendisi. Şimdi eve dönme zamanı, Miro.
Bir ışık kapısı açıldı. Miro içinden geçtiğinde kendini tekrar odasında buldu. Elinde hâlâ küçük bir ışık parçası vardı. Bu parça, Akıl Ormanı’nın hediyesiydi; öğrendiklerini hep hatırlaması için.
Miro o günden sonra her bilmeceye sadece çözmek için değil, büyümek için bakmaya başladı.
Ve Akıl Ormanı, bir sonraki meraklı kalbi beklemeye devam etti.
Böylece MasalAbi tarafından üretilen zeka geliştiren masalımız sona erdi.